Dünyanın her tarafından 19 ünlü tarihçinin 2005 yılında Liberation gazetesinde neşredilen ve hayli ses getiren “Tarihe Özgürlük Deklarasyonu”nda dile getirdikleri şu hususlar tarih ve tarihçinin nerede ve nasıl konumlanması gerektiğine dair prensipler vaz’ etmesi yönüyle hayli dikkat çekicidir:
“– Tarih din değildir,
– Tarihçi beşeri dogmaları kabul etmez,
– Yasaklamalara saygı duymaz,
– Tabu tanımaz,
– Tarihçi rahatsız edici olabilir,
– Tarih bir ahlak anlayışı değildir ama tarihçi ahlaklı olmak zorundadır,
– Tarihçi tahrik etmek ya da suçlamak için yoktur; o sadece açıklar,
– Tarihçi gündelik olayların klişesi değildir ve güncel hadiseleri geçmişe uygulamaz,
– Tarihçi hafızayı dikkate alır,
– Tarih hukukî bir konu değildir…”
Ülkemizin yakın tarihiyle ilgilenen ve özellikle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişteki ara dönemde “aslında ne olmuştu?” sorusunun peşine takılan tarihçiler için de umde ve güvence olabilecek mezkûr prensiplerin ne yazık ki siyasamızda ve akademyamızda pek bir karşılığı bulunmamaktadır.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…