Lozan: Zafer mi Hezimet mi? adlı iki ciltlik kitabı Bursa’da Ülkü Kitabevi’nden satın aldığımda üzerine tarih atmayı iyi ki ihmal etmemişim: 18 Nisan 1977. İlk cildi 507, 2. cildi ise 488 sayfa tutan bu muhalled eseri anlamama 16 yaşımdaki donanımım yetmezdi elbette ama yine de bir hevesle okumaya çalışmış, sonra bilmecburiye bırakmıştım. Ağır gelmişti; dili, ele aldığı mevzu, mevzuun cerhedilmesi için sarfedilen hukukî, tarihî ve akl-ı selime dayalı dellillerin giriftliği pes ettirmiş olmalıydı beni. Yine de kütüphanemle beraber itinayla İstanbul’a taşındı ve 2013 Mart’ında yazarıyla bizzat tanışıncaya kadar tam 36 yıl sabırla vakt-i merhununu bekledi.
Lozan’ın siyah kaplı nüshalarının başına attığım tarihleri tanıştığımız gün kendisine gösterdiğim merhum Kadir Mısıroğlu’nun tepkisi, gülerek “Onları bana ver, sana yenilerinden vereyim!” olmuştu. Vermezdim; almazdı… Ama o gün şahsıma ettiği iltifatlar tanışıklığımızın 36 yıl önce başladığını lakin bitmediğini ve bitmeyeceğini teyide yaradı sadece. İnşallah bundan sonra da bitmeyecek…