Arapların başardığı büyük işlerin unutulmasına mani olan, hatıralarını canlı tutan ve yayan en önemli bilgi kaynaklarındandır şiir. Bilhassa 1. Dünya Savaşı ve Şerif Hüseyin isyanı Arap şairlerin divanlarında önemli bir yer işgal eder. Mısır, Suriye ve Irak’ın en büyük şairlerinin bu konuda pek çok kaside kaleme aldıkları görülür. Bunlar Türklerin tarih ve kültürüne ait edebi birer miras olarak değerlendirilmeli. Fakat iki milletin arasına duvarlar girince bu miras unutulmuş, hatta tersine bir imaj inşa edilmiştir.
Bu noktada 1. Dünya Savaşı sırasında şiirleriyle Osmanlı’yı destekleyen Arap şairleri inceleyerek 100 yıllık nefret söyleminin koca bir yalan olduğunu görmek faydalı olacaktır.
Batı’nın en büyük yalanlarından biri, “Araplar 1. Dünya Savaşı’nda Türklere ihanet edip onları arkadan vurmuştur” söylemidir. Aslında bu, Osmanlı’yı yıkan ırkçılık akımlarının ve onları destekleyen Batı’nın eseridir. Bu cümlenin dört unsuru vardır: Arap, Türk, ihanet etme, arkadan vurma. Her biri derin bir acı vererek, açıklanmaya muhtaç olduğunu hissettirir.
Arapların yerleştiği topraklar Fas’tan Basra körfezine kadar uzanan bölgeyi kapsar. Şerif Hüseyin isyanının soysal tabanına baktığımız zaman Arapları temsil etmekten uzak olduğunu görürüz. İngiliz altını ile isyanı desteklemeleri sağlanan Harb, Uteybe ve Cuneyne kabileleri tek başlarına herhangi bir askerî başarı elde edememişlerdir. Mekke Emiri Şerif Hüseyin ve ona bağlı 300-500 bedeviye “Arap” demek doğru değildir. Hele bunların faaliyetlerini Mısır, Libya, Cezayir, Tunus, Filistin, Yemen, Suriye, Irak, Lübnan ve diğer Araplara yüklemek, onları ihanetle suçlamak çok kırıcı bir şeydir. Çünkü Arapların ezici çoğunluğu 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya sadık kalmıştır.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…