“Tam dört senedir devam eden kâbus-ı menhusdan işte derilerimiz kemiklerimize yapışık, kurumuş ve küçülmüş, fakir ve müstahkar, bî-mecâl ve bir mâtem çıkıyoruz. Artık kan kesildi. Yalnız gözyaşları akacak.” Bu cümleler Cenab Şahabeddin’in Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından üç gün sonra Hadisat gazetesine yazdığı “Hâtime-i Kâbus” adlı yazıdan. Yazar, “kâbus-ı menhus” dediği 1. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden son derece memnun gibi. Hatta bu duruma, “kâbus” dediği savaşın bitmesi anlamında “hâtime-i kâbus” demekten de kendini alamamış. Hiç şüphesiz, bunu sağlayan, Osmanlı Devleti için 1. Dünya Savaşı’nı resmen bitiren/sonlandıran 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi idi. Bu mütareke, çaresizlikten kaynaklanan bir “mecburiyetin eseri” idi aslında. Ümit edildi ki, mütareke, tarihçi Akdes Nimet Kurat’ın dediği gibi “İmparatorluğun Son Nefesi” olacaktı. Aksine İtilâf Devletleri, Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti’ni askerî mânâda teslim almayı hedeflemişlerdi.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…