Tarih araştırmalarının ulaştığı sonuç ve yorumların mutlak ve aşılmaz kabul edilmesi, aynı konu hakkındaki yeni çalışmalar için engel teşkil edip sınırlayıcı olabiliyor; böylece özgün araştırmaların önünde görünmez bir bariyer çekiliyor. Bu tür bir iddia veya kabul aslında tarihin mantığı ve ruhuyla örtüşmez. Tarih alanında gün yüzüne çıkartılan yeni kaynaklar ve getirilecek farklı yaklaşımlar, aynı konuların yeniden ele alınmasını ve buna göre yeni iddiaların gündeme getirilmesini gerekli kılabilir. Kaldı ki her neslin kendi tarihini yazdığı gerçeği de dikkate alınmalıdır. 31 Mart Vakası bu bağlamda gündeme getirilebilecek ilginç örneklerden biri. 13 Nisan 1909 tarihinde sabaha karşı patlak veren bu hadiseyi ‘kimlerin neden’ çıkardığı, ‘kaç gün sürdüğü’ ve ‘nasıl’ sona erdiği hakkındaki genel kabul ve kurgu, ilgili araştırmalarda ele alınıyor. Fakat yeni kaynaklar ışığında bu olay hakkındaki genel kabul ve kurgunun aksine farklı yaklaşımlar gündeme getirilmiyor. Mesela 31 Mart Vakası’nın gerçekte kaç gün sürdüğü pek tabiî tartışılabilir.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…