Bir milletin hakiki kudreti nereden gelir? Yüz yirmi dokuz yıl önce, büyük Amerikan şairi Ralph Waldo Emerson’un mimar yeğeni William, “A Nation’s Strength” başlıklı şiirinde bu çetin soruya cevap arıyordu. Bir milletin inşâsını tıpkı güzel bir binanın inşâsına benzeten ve maddî unsurları değil, insanı öne çıkaran hassas mimarın bu anlamlı şiirini serbest bir çeviriyle Türkçeleştiriyorum:
Nedir bir milletin sütunlarını yükselten
Ve temellerine güç veren?
Onu boğmaya çalışan düşmanlarını Bozguna uğratıp titreten?
Altın değildir bu. Altınla yükselen
Krallıklar yok oldu savaşlarda.
Kumdan kalelerdi onlar
Kurulmayan sağlam kayalıklarda.
Kılıç mı yoksa? Göçüp de giden
İmparatorlukları, kızıl kumlara sor.
Taşlarını çürüttü kan
İhtişamlarını kimse hatırlamıyor.
Gurur mu acaba? Ah o parlak taht
Gözlerini alıverdi milletlerin.
Fakat yere çalıverdi Tanrı,
Kibrini o haddini bilmezlerin.
Altın değil, sadece insanlar
Bir milleti büyük ve güçlü kılabilir.
Hakikat ve şeref uğruna, velhasıl
Dimdik duran ve acı çeken muttasıl.
Diğerleri uyurken çalışan cesur insanlar
Kelleyi koltuğa alan, başkaları tüyerken…
Bunlardır işte bir milletin sütunlarını
Arz’dan Arş’a doğru yükselten.
Eğitim, bu cesur ve onurlu insanların yetişmesindeki en kritik süreçtir hiç şüphesiz. İlkokuldan üniversiteye kadar kesintisiz, ciddi eğitim. William’ın şiirinden (1891) bir müddet sonra, ABD başkanı Woodrow Wilson, Harvard Üniversitesi için “Bu okul millet olmalı!” diyordu. Bu ifadeyi alıntıladığım ve ABD için hegemonik sayılan 20. yüzyılı en doğru nitelendiren Harvard Yüzyılı başlıklı eserin alt başlığı, mesaja açıklık getiriyor: “Üniversiteden Bir Millet Çıkarmak.”1 Toprak ve Tohum başlıklı birinci bölümün girişinde ise Emerson’un, “her hakiki insanın bir dâva, bir ülke ve bir çağ olduğunu” söylediğine işaret ediliyor. Bana Nurettin Topçu’nun üslubunu hatırlatan bu ifadeler, “millet fikrini tarih içinde gerçekleştirecek bir temsilci” olarak devletin temel dayanağının okul, yani bilim kurumu olduğunu gösteriyor. Kendisiyle yaptığımız bir söyleşide Halil İnalcık da “Osmanlı sistemini ulema kurdu” diyordu.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…