Abbasî hilâfetinin başkenti ve emsalsiz bir bilim yuvası olan Bağdat’ın ilk düşüşü 1258’de Moğol istilasıyla olmuş; ardından şehir Safevî istilalarına maruz kalmıştı. 1916 yılına gelindiğinde Albay Kazım (Karabekir), Halil (Kut) Paşa’ya defalarca telgraf mesajları geçerek ağır Kut hezimetine maruz kalmış İngilizlerin Basra ve civarında sürekli hazırlık yaptıklarını, Felahiye ve Kutü’l-Amâre mevziilerindeki Osmanlı kuvvetlerinin sayısı 10 bini geçmezken İngilizlerin Hindistan’dan getirilen taze güçlerle sayılarının 40 bini aştığını anlatmasına rağmen bu telgrafların karar verenler üzerinde etkisi görülmedi. Ne Dicle kıyısından alınıp 545 km uzaktaki İran’ın Hemedan şehrine gönderilen 13. Kolordu Irak’a iade edildi, ne de Felahiye mevzilerinde bulunan 18. Kolordu yeni kuvvetlerle desteklendi. Tersine, Başkumandan Vekili Enver Paşa daha ileri giderek Albay Ali İhsan (Sabis) komutasındaki 13. Kolordu’dan İran’ı geçerek Afganistan’a ulaşmasını istedi.
Halil Kut Paşa, Kutü’l-Amâre zaferinden yararlanarak, güç kazanmalarına imkân vermeden Basra’da bulunan İngiliz kuvvetlerine saldırmak yerine günümüzde Bağdat’ın en meşhur sokağı olan er-Reşid Caddesi’nin (eski adı Halil Paşa Caddesi) yeniden yapılması, genişletilme işlemleri ve değişik açılış törenleri gibi savaş zamanı önemsiz sayılan işlerle meşgul oldu. Bu caddenin adı İngilizler tarafından savaşın hemen sonunda Hinderberg Caddesi olarak değiştirilmiş ve 30’lu yıllarda Bağdat Belediyesi adını (meşhur Abbasî Halifesi Harun er-Reşid’den esinlenerek) er-Reşid olarak değiştirilmiştir. Halil Kut 1957 yılında vefat edene kadar Bağdat’tan ziyaretine gelenlere caddenin adının değiştirilmesi hakkında sitem ediyordu (Dr. Ali El Vardi, Lamahat İctimaiyye min Tarh El Irak El Hadis, s. 306). 1920 yılında ilk İngiliz karşıtı protestoların yapıldığı bu cadde, bugün de protesto gösterilerinin merkezi durumunda.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…