Güzel ahlakıyla, örnek şahsiyetiyle, İslâmî hassasiyetiyle Türk milletinin gönlünde taht kuran; muvafık-muhalif herkes tarafından takdir edilen merhum Mehmet Âkif Ersoy, hakkında en fazla kitap yazılan bahtiyar şairlerimizden, kıymetli ilim adamlarımızdan biridir diye bir hüküm verirsek -emin olunuz- bir gerçeği dile getirmiş oluruz. Bu karakter abidesiyle ilgili olarak kaleme alınan eserler -bazıları birbirinin tekrarı olmakla birlikte- gerçekten de büyük bir yekûn tutuyor. Sırf fakirin kütüphanesinde bile yüzden fazla Âkif kitabı bulunuyor. Büyük şairimizle ve tabii ki “İstiklal Marşı”yla ilgili olup da sayısı günden güne artan bu eserlerde yer almayan bazı bilgilere ve belgelere, doğrudan Âkif’le ilgi olmayan kaynaklarda da rastlıyoruz. Hatta böyle bakir malumatın birtakım gazetelerde ve dergilerde yayımlandığını biliyoruz. Aşağıda buna bir örnek vereceğim ama önce 1930’lardan başlayıp 1950’li yıllara doğru giderek bu konuyla ilgili hazırlanan eserlerin isimlerini anmak istiyorum.
Süleyman Nazif, Eşref Edip Fergan, Mithat Cemal Kuntay ve Mehmet Emin Erişirgil bu kafilenin başını çeken değerli kalem erbabıdır. Tabii, merhumun damadı Ömer Rıza Doğrul’un hizmetlerini de unutmuyoruz. Adı geçen eserlerin ve daha sonra yayımlanan kitapların birçoğunu defalarca okuduğum halde beni en fazla Eşref Edip ile Mithat Cemal cezbetti. Bir hakikati teslim etmek gerekirse günümüzde bu sahanın uzmanlarından biri de Ertuğrul Düzdağ’dır, diyebiliriz. Doğrudan Âkif ve Safahat üzerine yaptığı çalışmaları bir tarafa bırakalım, yirmi beş ciltte bitecek olan Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad neşriyatı bile muazzam bir himmetin ve gayretin ürünüdür diyebiliriz.
Yine sözü, Âkif’imizin bir numaralı dostu ve yol arkadaşı Eşref Edip Bey’e getirecek olursak, onun kaleme aldığı iki ciltlik Mehmet Âkif, Hayatı, Eserleri ve Yetmiş Muharririn Yazıları isimli çalışma şairimizle ilgili en zengin kaynak olarak kendini gösteriyor. Resimlerle de takviye edilen bu Âkif kitabı gerçekten de tam bir hazinedir. Merhumu vefatından kısa bir süre önce Cağaloğlu’ndaki Sebilürreşad bürosunda ziyaret edip elini öpmüştüm.
Bu girizgâhtan sonra Eşref Edip merhumun adı geçen eserini kaynak almak suretiyle İslâm ve İstiklal şairi Mehmet Âkif Ersoy’un on bir yıllık hasretten sonra ve ağır hasta olarak ana vatana dönüşünden, vefatından ve cenaze merasiminden biraz bahsetmek istiyorum. Ayrıca defin esnasında kabri başında konuşma yapan Prof. Abdülkadir Karahan’dan söz edeceğim gibi, Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer’in, “Âkif’in Cenaze Töreni” başlığıyla yayımladığı bir makaleyi de aşağıya alacağım.