Hz. Peygamber (sas) Kureyş’in ileri gelenlerinden bazı kişilerle konuşuyor, onları İslama davet ediyordu. Bu sırada ilk zamanlarda Müslüman olanlardan âmâ sahâbî Abdullah b. Ümmü Mektûm gelip bir şeyler sormaya başladı. Allah Elçisi müşriklerin ileri gelenleriyle görüşmesinin kesilmesini istemiyordu. Onların Müslüman olmalarını ümit ederek konuşmasını sürdürdü. Bunun üzerine Yüce Allah elçisine şu âyetleri indirdi: “Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü. Ey Muhammed! Ne bilirsin, belki de o arınacak yahut nasihat alacak da bu nasihat kendisine fayda verecek. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; sen, ona yöneliyorsun. (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp ona aldırmıyorsun. Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir nasihattir. Dileyen ondan nasihat alır” (Abese 80/1-12). Bu âyetler nazil olunca Resulullah onu çağırıp ikramda bulunarak gönlünü aldı. Sonraları zaman zaman İbn Ümmü Mektûm’a, “Ey Rabbimin kendisi sebebiyle beni uyarıp azarladığı kişi! Bir ihtiyacın var mı?” diyerek latife yapar, halini hatırını sorardı.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…