Batı dünyasına “kara ölüm” diye anılan ve geçen asra kadar yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açan veba, pek bilinmese de İslam tarihinin ilk dönemlerinde tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bunlardan biri Amvâs vebasıdır. Adını, ilk defa görüldüğü yer olan Kudüs’ün 33 km kuzeybatısındaki Amvâs’tan alır. Amvâs vebasının Filistin’den Şam’a, Ürdün’den Urfa’ya geniş bir coğrafyada etkili olduğunu biliyoruz.
Hicret’in 18. yılında (M. 639) ortaya çıkan salgında pek çok Müslüman hayatını kaybetmiştir. Bölgenin başkomutanı Ebu Ubeyde b. el-Cerrah’ın 58, onun yerine geçen Muâz b. Cebel’in ise 38 yaşında bu hastalıktan vefat ettiğini biliyoruz. Hz. Peygamber’in (sas) amcasının oğlu el-Fadl b. el-Abbas da Amvâs salgınında hayatını kaybedenler arasındaydı. Şurahbîl b. Hasene, Süheyl b. Amr, Utbe b. Süheyl, Hâris b. Hişam ve -Muâviye’nin ağabeyi, Şam valisi- Yezid b. Ebu Süfyân da vebada ölen 25 bin Müslümandan birkaçıdır.
Hz. Ömer (ra) hastalığın etkili olduğu günlerde Şam bölgesine seyahate çıkmıştı. Başkomutan Ebu Ubeyde b. el-Cerrâh ile bölgedeki ileri gelen komutanlar kendisini karşılayıp kötü haberi verdiler. Veba hızla yayılmaktaydı; yola devam etmek, ölüme bir adım daha yaklaşmak anlamına gelebilirdi.
Hz. Ömer haberi alır almaz Abdullah b. Abbâs’tan ilk muhacirleri toplantıya davet etmesini istedi. Hangi tedbirleri alması gerektiğini soracak, bir karara varacaktı. İstişareler sırasında bazıları Hz. Ömer’in belirli bir gaye için yola çıktığını, bölgeye girmeden geri dönmesinin uygun olmadığını, diğerleri de vebalı bölgeye girilmemesi gerektiğini savundu.
Muhacirlerle yaptığı toplantıyı sona erdirdikten sonra Hz. Ömer, Ensâr’ın ileri gelenleriyle de bir toplantı yaptı; fakat bir sonuca varılamadı. Bu defa Mekke’nin fethinden sonra hicret eden yaşlıların çağrılmasını istedi. Onlar hep bir ağızdan hastalığın yayıldığı bölgeye girmemesi, hemen geri dönmesi gerektiğini söyleyince, “Sabah yola çıkıyorum. Siz de yola çıkmak üzere hazırlıklarınızı yapın” talimatını verdi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde, “Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diye sitem edince Hz. Ömer, “Ey Ebu Ubeyde! Keşke bu sözü sen değil de başkası söyleseydi! Evet, Allah’ın kaderinden, Allah’ın kaderine kaçıyoruz! Bir deve sürün olsa, bir tarafı çorak, bir tarafı verimli bir vadiye götürsen, onları verimli yerde de çorak yerde de otlatsan Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mısın?”
O sırada ortalıkta görünmeyen Abdurrahman b. Avf çıkageldi. Aralarındaki konuşmayı duyunca, “Bende bunun cevabı olabilecek bir bilgi var. Allah’ın Elçisi’nin şöyle dediğini duydum: ‘Bir yerde veba olduğunu işitirseniz oraya girmeyin. Eğer bulunduğunuz yerde veba ortaya çıkarsa oradan ayrılmayın.’ Hz. Ömer, onun naklettiği hadisi işitince Allah’a hamd ederek oradan ayrıldı
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…