Birçok milletin geçmişinde göçebelik kültürünün önemli bir yeri vardır. Yörük dediğimiz göçebe ya da yarı göçebe gruplar, oldukça zorlu şartlarda son asra kadar direnerek hayatlarını sürdürmeye çalışmışlardır. Ancak günümüzde hareket alanları oldukça daralmış, ağır hayat şartlarından kaçarak, özellikle çocuklarının daha rahat yaşamalarını ümit ederek yerleşik hayata geçmektedirler.
Araplar göçebe için “a‘râbî” ve “bedevî” kelimelerini kullanırlar. Kur’an’da bedevîler için a‘râb kelimesi kullanılır. Bedevîler İslam daveti karşısındaki tutumları ve güven vermeyen karakterleri sebebiyle bazı ayetlerde yerilirler. Ancak Kur’an-ı Kerim bu tespitleri genellemememiz gerektiğini, güzel hasletlere sahip bedevîleri överek bize gösterir: “Bedevîler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allah’ın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Bedevîlerden öyleleri vardır ki, (Allah yolunda) harcayacakları şeyi bir zarar sayar ve (bundan kurtulmak için) size belalar gelmesini beklerler. Kötü belâlar kendi başlarına olsun. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Bedevilerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamber’in dualarını almaya vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine dâhil edecektir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Tevbe, 97-99).
Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında…