1.Antik dönemde Yunan, Roma ve Mısır’daki kölelik uygulamaları nelerdi?
Eski Yunan’da kölelik, tabiî ve makbul bir müessese olarak kabul ediliyordu. Bugün dahi Yunan milletinin medar-ı iftiharı olan Yunan filozoflarından hiçbiri köleliğin çirkin, adalete ve genel ahlaka aykırı olduğunu söylememiştir. Bilakis Eflâtun cumhuriyet rejimini kölelerin varlığı üzerine kurmuş, Aristo daha ileri giderek Politika adlı eserinde köleliğin tabiî ve meşrû olduğunu ispat etmeye çalışmıştır. Birçok ırkın hürriyet için gerekli ruh yüceliğine sahip olmadığı kanaatindedir. Nitekim ona göre “İnsanlar doğuştan hür ve köle olarak iki ayrı sınıf halinde doğarlar. Köleler, ruhlu bir âlet yahut hayat sahibi bir metadırlar.”
Yunanistan’da hemen her hürün birkaç kölesi bulunurdu. Peloponnes savaşlarından önce sadece Atina’da 75 bin köle vardı. Yunan sahilleri tarih boyu köle ticaretinin yapıldığı en önemli merkezlerdendi.
Romalılara gelirsek, yeni memleketler istilâ edip zenginleştikçe hem hürlerin çalışmasını zül telakki etmiş, hem de köle sahibi olmayı zenginlik alâmeti saymışlardır. Roma’da insanlar hür (liber) ve köle (servus) olarak ikiye ayrılmıştı. Roma’da köleliğin başlıca kaynaklarını savaş esirleri, korsanlık vb. yollarla kaçırılan veya yabancı (barbar) ülkelerden getirilen insanlarla kölelerden doğan çocuklar teşkil ediyordu. Bunların yanı sıra önceleri borçlunun borcuna karşılık alacaklısına köle olma kuralı hâkimdi. Roma hukukunda ‘Ius Gentium’a göre kölelerin hiçbir değeri yoktu; başlangıçta azat edilmeleri de yasaktı. Daha sonra sınırlı bazı imkânlar getirildi.