Harf İnkılabı yapıldığından beri kabul edelim ki dilimiz kesiktir, kanıyor… Bu mırra kahvesi gibi acı hakikati 1 Kasım 1929 tarihli Akşam gazetesi her nasılsa dile getirmiş. Şöyle yakınıyor bir yıllık feci bilançoyu çıkarırken: “Yeni harflerle çıkan kitaplardan satılanı hiç yok gibi diyorlar. Bir sene içinde, milletin okuma yazma işlerinde kat’i bir tebeddül (değişiklik) beklemek abes olur. Fakat muhakkak ki, ilk hararet ve heyecan devam ettirilebilseydi, ve harf inkılabı yalnız matbuatın (basının) fedakârlık hissine terkedilmiş bir vazife kalmasaydı daha ciddi neticeler elde edilirdi. Şimdiden hars (kültür) ve edebiyat cereyanlarının durduğunu görüyoruz. Eskiden on binlerce satılan haftalık mecmualar birer birer kapandı. Yevmî (günlük) gazetelerin Anadoludaki satışları(nın) azaldığı söyleniyor. Bunlar, hep okuma hareketinin henüz semere vermediğine alâmettir. Bir çok kanun adamları, yeni çıkan kanun kitaplarını okumak için evvelâ Arap harflerine naklediyorlarmış…”
Yani yeni kanunları önce Arap harflerine çeviriyor, maddelerin ne dediğini ancak böyle anlayabiliyorlarmış!
İlginçtir, benzer bir yakınma Arif Oruç’un muhalif Yarın gazetesinden de gelmiştir (4 Mayıs 1931). Harf İnkılabıyla okuryazarlığı sıfıra müncer olan halk, yarım yamalak öğrendiği Latin harfleriyle günlük gazeteleri rahatça okuyamazken gazeteleri bir tek onlar doğru dürüst okuyabildikleri için “çocuk sayfaları” açmak suretiyle okutmaya çalışıyorlarmış. Bu gülünç vaziyet karşısında fırsatı kaçırmayan Yarın gazetesi, “Çocuklardan başka okur kalmamış olacak ki bu yola başvurmuşlar” diyerek basının perişan hâli ve Harf İnkılabının toplum üzerindeki travmatik etkileriyle dalgasını geçiyordu. Böyle maluliyetlerle başlayan bir inkılabın bu bir zamanlar cihana hükmetmiş memlekette anlı şanlı tarihçileri eski metinler/belgeler karşısında o zamanki “çocuklar”dan daha “çocuk” hâle getireceği herhâlde çoğu kimsenin aklına gelmemişti.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…