Bu ülkenin aydını bir metni iktibas etmeyi beceremiyor vesselam. Ve bu maraz neredeyse bir bulaşıcı hastalık halinde gazetelerden akademik tezlere kadar dalga dalga yayılıyor. Bilmiyor muyuz beceremiyor muyuz, orası biraz karışık. Lakin bildiğimiz, bu bir disiplin meselesi. Bir metni önüne alıp başka bir sayfaya nakledeceksin! O kadar. Bu okul ödevi kadar basit ameliyenin altından kalkamayanlara mükâfat olarak “büyük gazeteci”, “titiz araştırmacı” veya “allame tarihçi” gibi hak etmedikleri sıfatlar adım başı yakıştırılmakta bu topraklarda. Maalesef bu eski hastalığın izleri -ileride umumi arzu tecelli ederse onu da yazarım- Halil İnalcık’ın Tanzimat ve Bulgar Meselesi adlı doktora tezinde dahi var. Daha ne diyeyim bilmiyorum…
İşte önümüzde muharriresinin bizi iyi bir çalışma yaptığına ikna maksadıyla tam iki yıl üzerinde çalıştığını beyan ettiği Latife Hanım adlı kitabın içerisinde karşımıza çıkan bir gazete makalesinden nakledilenler ile gerçekte yazılı olanlar arasındaki onlarca fark…
Gerçi İpek Çalışlar yazının 10 Kasım 1963 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde neşredilen orijinalini nasılsa göremediği(!) için gitmiş, 2005 yılında çıkan bir derleme kitaptan aktarmış ama aktaranın ne kadar doğru aktardığını sorgulamadığı için de bunca hata ile kaplanmış kitabın sayfası.
Önce tenkit edeceğimiz metnin künyesi:
İpek Çalışlar, Latife Hanım, 6. baskı, İstanbul, 2006, Doğan Kitap, s. 408.
Naklettiği esas yazının künyesi:
Adile Ayda, “Atatürk ve kayınbiraderi”, Cumhuriyet, 10 Kasım 1963.
Nihayet Ayda’nın yazısını aktaran ve Çalışlar’ın kullandığı ikinci el yayın:
Oğuz Akay (Derleyen), Gazi, İstanbul, 2005, Truva Yayınları, s. 185-186.
Metnin tamamını verip sabrınızı sınamayacağım, onun için sadece hatalı nakillerin olduğu yerleri işaretle iktifa edeceğim. (Not: İlk zikredeceğim nakiller Çalışlar’ın kitabından, ikinciler ise Cumhuriyet’teki aslından olacak.)
Bakalım bu sadece bir (1) sayfalık nakilde hangi hatalar yapılmış (karışıklık olmasın diye Çalışlar’ın kitabının 308. sayfasındaki iktibas edilen satırları 1’den 35’e kadar numaralandırdım)
İnsan ister istemez düşünüyor: Latin harfleriyle, üstelik gayet sade bir dille yazılmış 1 (bir) sayfalık yazıdan aktarma yaparken gazetenin arşivine girmeyip de bu kadar hataya yol veren biri 500 sayfalık kitabında başka ne çamlar devirmiştir acaba?
Meraklısı araştırsın. Benden onlara bir demet ipucu…
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…