Belge neşretmek Türkiye’de cesaret ister. Hayır, sadece 5816 gibi tarihçileri sansürcülüğe zorlayan kanunlara toslanılacağı için değil, Osmanlıca okumak giderek Runik harfleri çözmek kadar müşkilleştiği için. 100 sene önce rüşdiye, bilemediniz idadî talebesinin kahve içerken okuyabildiği metinleri “çözmek” için şimdilerde profesör yetiştiriyoruz maşaallah! Onlar da doğru okuyabilse bari. Murat Bardakçı elbette onlardan biri değil. Kendi kendini yetiştirmiş ve elinde hatırı sayılır bir belge koleksiyonu bulunan, çoğunlukla akademisyenlerin burun kıvırdığı ama kalibreleri yayına yaklaşmalarına yetmeyecek çalışkanlıkta bir araştırmacı. Kendisiyle kavgalarım, hatta mahkemelerim oldu, o ayrı. Ancak belgelere vukuf bakımından Osmanlıcası zayıf bir İlber Ortaylı’ya kıyasla “yed-i tûlâ” sahibi olduğu söylenebilir.
Ancak ufak bir kusuru var: Osmanlıca elyazılarını rahatça okuyabiliyor ama doğru düzgün yayımlayamıyor! On yıl kadar önce Şahbaba adlı kitabındaki Osmanlıca okuma hatalarını tek tek bulup yazmıştım. Yeni baskılarda -teşekkür etmese de- yazdığım hataların düzeltildiğini görünce sadece tebessüm ediyorum.
Bu defa 2019 yılında Turkuvaz Yayınları’ndan çıkan Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs adlı kitabında neşrettiği bir belgeye takılacağım. 110 adet belgenin fotoğraf ve çevrimyazısına yer verilen kitapta tenkit edilecek yerler çok ama o buranın işi değil. Sayfa 17’de “yayımladığım evrakın ve alıntı yaptığım metinlerin diline dokunmadım” dese de, birazdan göreceğiniz gibi belgelerin diliyle oynadığı açıktır. (Başka belgelerde, mesela sayfa 283’de “izhâr-ı terâhî” kelimesinin “izâr-ı terazi” diye okunması gibi fahiş hataları ayrıca yazacağım.) Şimdilik 108 numaralı belgedeki hataları sıralayalım:
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…