Mevlid lügat mânâsıyla “doğum yeri ve zamanı” demek. Istılahî olarak asıl kullanımı olan Hz. Peygamber’in (sas) doğum yılını kutlamanın yanında tasavvuf çevrelerinde velî zatları da şumûllendirecek bir ifadeye dönüşmüştür.
Efendimiz’in doğum yılı münasebetiyle girişilen faaliyetler demek olan Mevlid, ilk defa Şiî Fatımî Devleti’nde görülür. Hz. Peygamber’in doğumundan başka Hz. Ali (ra), Hz. Fatıma (ra), Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra) ile dönemin halifesinin de mevlidleri bu coğrafyada kutlanırdı. Bu devlet zamanında yapılan mevlidler dinî bir hassasiyetten ziyade siyasî meşruiyeti haizdi. Bu sebepten dolayı Ehl-i Sünnet kesim kutlamalara iştirâk etmemişti.
Eyyûbîler zamanında birçok mahallî bayram kalktığı için mevlid de evlere mahsus hâle gelmişti. Ancak Selahaddin-i Eyyûbî’nin kayınbiraderi Erbil Atabegi Begteginli Muzaferüddin Kökböri mevlidi büyük bir törenle kutlamaya başladı.
Her devlette farklı âdet ve usûllerle gerçekleştirilen mevlid, daha çok ulema ve tasavvuf ehlinin hazır bulunmasıyla, zikirler ve hediyeler eşliğinde oluşturuldu. Endülüs ve Selçuklularda devam eden Mevlid geleneği asıl gelişimini sağladığı Osmanlılara intikâl etti.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…