Klasik musikimizin en önemli nefesli sazı hiç şüphesiz neydir. Farsçada kamış anlamına gelen “nây” kelimesi, dilimize geçtikten sonra incelerek “ney” şeklini almıştır. Malzemesi olan kamışın her yerde bulunabilir olması ve yapısının görece basitliği, insanlık tarihinin en eski, en yaygın ve en çok çeşide sahip sazının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yazılı tarihin başlangıcı, ney hakkındaki ilk bilgileri de vermektedir. Sümerlerin ni / na / kagı gibi kelimelerle isimlendirdikleri kamış sazlar antik dünyanın dört bir yanına dağılmış ve kendi müzik iklimini oluşturmayı başarmıştır. Ney, Mısır veya Uygur kabartmalarından antik Yunan’ın mitolojik enstrümanı “auolos” ve “syrinks”e kadar bütün kültürlerin musiki coğrafyasında kendisine yer edinmiştir.
Antik dönemde felsefenin anlaşılabilmesi için öğrenilmesi istenilen bilimler arasında aritmetik, geometri ve astronominin yanında musiki de vardır. Bu nedenle Pisagor’dan Kindî’ye, Aristo’dan İbn Sînâ’ya, Philo’dan Fârâbî’ye kadar birçok filozofun müzik ve nazariyatı hakkında eserleri mevcuttur. Nitekim neyle ilgili ilk bilgilere de Meşşailik ekolünün kurucusu sayılan Kindî’de (ö. 873?) rastlamaktayız. El-kassabe, mizmar ve nây-ı Rûmî ale’z-zıkk olarak bahsettiği sazlardan el-kassabe uzun ney, mizmar Araplarda ve İbranilerde kamıştan yapılan her türlü nefesli saz, nây-ı Rûmî ale’zzıkk ise Rumların keseli neyi (gayda, tulum) anlamında kullanılmıştır. İbn Sînâ’nın (ö. 1037) Kitâbü’ş-Şifâ’sında ney anlamında “yerâa” ifadesi yer alırken, ayrıca “sûr-nây”dan da söz edilir (sûrnây, zurna). Safiyüddin (ö. 1294) ise neyin özelliklerini açıklamakla kalmaz; kamıştan yapılan nefesli sazların delikler arasındaki mesafeye ve üfleme şiddetine bağlı olarak tiz ve pes sesleri verebileceğini açıklayarak Fârâbî’nin bu konudaki yorumlarına da itiraz eder.
Ney hakkında en geniş bilgiyi hiç şüphesiz Abdulkâdir Merâgî’nin eserlerinde buluyoruz. Merâgî, Türk musikisinin gerçek kurucusudur. Aynı zamanda hanende ve bestekâr olan ve bazı besteleri günümüze kadar ulaşan Hâce Abdulkâdir’in başta Câmiu’l-Elhân ve Makāsidu’l-Elhân olmak üzere altı kitabı bulunmaktadır. Kitaplarında ney ve çeşitlerinden bahseden Merâgî’ye göre nây, nây-ı balaban, nây-ı sefîd, nây-ı çâvur, zemr-i siyeh-nây, nây-ı hiyk (tulum), srnây (zurna) yanı sıra bâk, mûsikâr ve cicek gibi farklı özellikler taşıyan neyler bulunur. Ayrıca 15. yüzyılda Ömer Rûşeni Dede’nin 1082 beyitlik Neynâme’sinde de neyin özelliklerini görebiliriz.