Türkiye tarafından başlatılan askerî operasyon Suriye İç Savaşı’nda yeni bir dönemi temsil ediyor. Suriye’de savaşın patlak verdiği ilk günlerden itibaren Türkiye “kara kuvvetleri”nin ülkeye girmesine dönük çağrıları cevapsız bırakmıştı. Bu direncin sonucunda Ankara iki temel problemle karşı karşıya kaldı: PKK’nın kuzey Suriye’de kontrol altında tuttuğu alanı genişletmesi ve özellikle Türkiye-Suriye sınırına yakın bölgelerde artan IŞİD saldırıları… Dolayısıyla Ankara bu ikili tehdidi ortadan kaldırmak, sınır güvenliğini sağlamak ve Suriye’deki konumunu güçlendirmek maksadıyla çok fonksiyonlu bir operasyon başlatmak için uygun zamanı bekliyordu.
Türkiye’nin Suriye’deki dönüşen hedefleri genel hatlarıyla şu şekilde özetlenebilir:
Giderek kırılgan bir hâle gelen iç güvenliğini yeniden tesis etmek ve Suriye’de savaşın ardından kurulacak müzakere masasında aktif bir rol üstlenmek. Öte yandan Türkiye’nin daha evvel güttüğü politika Esed’in düşmesi, İran ve Rusya ile jeostratejik rekabetinin devam etmesi şeklindeydi.
Aslında Türkiye ile koalisyon güçleri arasında Suriye topraklarında Azez-Cerablus hattında 98 kilometre uzunluğunda ve 45 kilometre genişliğinde bir “güvenli bölge” oluşturulmasına dair müzakereler bir iki senedir yürütülüyordu. Fakat sahada değişen dengeler (söz gelimi Rusya ve İran’ın savaşa doğrudan müdahil olmaları, ABD’nin güçlerinin bir kısmını geri çekmesi), kimin kara kuvvetleriyle sahada yer alacağına ve Suriye’de gerçekleşecek muhtemel kayıpların siyasî sonuçlarını nasıl göğüsleneceğini ilişkin anlaşmazlıklar neticesinde görüşmelerden bir sonuç alınamadı.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…