Nisan 2011’den bu yana Suriye’de yaşanan iç savaşta 600 bin Suriyeli Beşşar Esed’in ordusu tarafından katledildi. 12 milyon civarında Suriyeli yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kaldı ve bunlardan 6 milyonu başka ülkelere iltica etti. Türkiye’de 3 milyona yakın mülteci yaşarken 1 milyon Suriyeli başta Almanya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerine dağılmış durumda. Ne var ki hiçbir Avrupa ülkesinin bu insanları topraklarında istemiyor. Türkiye 2014’den bu yana Suriye’nin kuzeyinde “uçuşa yasak bölge” ile “güvenli bölge” oluşturulmasını gündeme getirmişse de ne ABD’den olumlu bir cevap alabildi, ne de Avrupalı devletlerden. Türkiye’nin Batı’nın bütün umursamazlığına rağmen kapılarını sonuna kadar açtığı Suriyeli sığınmacılar için yaklaşık 20 milyar dolar harcadığını hatırlatalım.
2014’te DEAŞ aktif bir saldırı politikasıyla Irak’ın %40’nı, Suriye’nin ise %60’ını ele geçirdi. Türkiye DEAŞ ile mücadele etmek için ABD liderliğindeki koalisyonla beraber hareket etmeye hazır olduğunu defaten söyledi. Ayrıca gerek Esed, gerekse DEAŞ ile etkin mücadele için başta Özgür Suriye Ordusu olmak üzere Suriye Muhalif Güçlerine “eğit-donat” desteğinin şart olduğunu ısrarla ifade etti.
2015’in başına kadar Suriye sorununa Esed’siz bir çözüm getirme ve muhalif güçlere destek konusunda Türkiye ile aynı politikayı paylaştığı görüntüsünü veren ABD yönetimi, Ocak ayından itibaren çok farklı bir uygulama için düğmeye bastı. DEAŞ ile mücadeleyi PKK/PYD ile yürütmeye karar verdi. Pentagon, Suriye’deki ılımlı muhalefete mesafeli davranırken, PKK/PYD terör örgütünü hızla eğitip silahlandırmaya başladı. 2015 Ocak’ından itibaren başta ABD olmak üzere koalisyon güçlerinin hava desteğini arkasına alan PKK/PYD saldırıya geçti. Bu saldırı sonucu DEAŞ, Mart ayında Kobani’nin (Ayn el Arap) 30 km güneyine çekildi.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…