“Hak budur kim şâh divanın temâşâ kılmağa/Düzdi tak-i zer-nigâra la’lden manzâr güneş” (Güneşin, padişah divanını seyretmek için altın işlemeli kemere yakuttan bir pencere açtığı hakikattir) der Ahmed Paşa. Fatih Sultan Mehmed’i güneşe, kemeriyse semaya benzeterek Sultan’ın divanı gizlice temaşa etmesini latif bir benzetmeyle ifade eder. Kemer kâh sevgilinin âguşunu bezeyen bir âşık, kâh tekke adabını öğreten bir sembol olarak kuşatır tarihin belini.