Odun kömür yakılan tava biçimindeki ütü Çin’de bulunmuştur ve bundan neredeyse 2020 yıl öncesine aittir. Eski Yunanlar MÖ 400 yılında keten kumaşlarda pili yapmak için silindir biçiminde ısıtılmış çubuktan oluşan bir tür ütü kullanmışlardı. İki tarafı vidalı pres ütüyü ise Romalılar geliştirdiler. Ütülenmiş ve ütüyle pili yapılmış elbise onlar için statü işaretiydi zira.
Ütü kelimesi etimolojik olarak “ütük” biçimiyle Kaşgarlı Mahmud’un Divan’ında yer alır ki, kızdırılarak elbiseye bastırılan bir demir parçasından ibaret bu alet Orta Asya’da elbiselerin yıpranana kadar giyilmesi adet olmasına karşın, toplumun bazı kesimlerinde ütü kullanıldığını da göstermektedir. Kaşgarlı Mahmud “Ol tonuğ ütüdi” (O elbisesini ütüledi) yanında “Ol başığ ütti” (O başının saçlarını ütüledi) cümlesiyle ütünün kullanım sahasının genişliğini de yansıtmış.
Fransızca gibi çoğu Batı dilinde hususi bir adı yok. Ancak durum Türkler için böyle değil. Rusça, Farsça ve Balkan dillerine Türkçeden geçmiş olması ve bütün Altay dillerinde “ötüük” olarak bulunması, Türklerin, Çinliler gibi meşhur olmasa da, ütüye hayli ehemmiyet veren bir medeniyet olduğunu akıllara getiriyor.
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…