Eylül yaz sonu. Yaz rehavetinden çıkışın alameti. Hele ki yayıncılık sektörü için. Lâkin güzün başlangıcı bu sene bambaşka bir anlam kazandı bizim için. 19 Eylül günü Mayıs sayımızda Latife Hanım’ın bir mektubunu yayınladığımız için açılan davanın ilk duruşması var. Hukukî süreç devam ettiği için dava hakkında konuşmamaya özen gösteriyoruz.
Lâkin bilesiniz ki içimiz dolmuş vaziyette. Mayıs ayında malum mihrakların sosyal, yazılı ve görsel medyada başlattığı alçakça linç kampanyasına rağmen Cenab-ı Hakk’ın izn ü keremi ve sizin candan desteklerinizle mücadelemize ilk günkü diriliğimizle devam ediyoruz. Zira biliyoruz ki davamızda haklıyız ve hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Tarihî bir belgeyi (Latife Hanım’ın mektubunu) yayımlamak dünyanın hiçbir yerinde suç değildir. Eğer belgeler suç delili ise en başta başbakanlığa bağlı Osmanlı Arşivi kapatılsın!
Tekrar ediyoruz: Bu ülkenin bir tarih meselesi vardır ve bu meselenin var olduğunu yeni eğitim sezonda okutulacak tarih müfredatında gerçekleştirilen değişiklikler bir kere daha teyid etmiştir. İstediğimiz yalnızca hakikati görünmez kılan küllerin kaldırılması, gerçeğin kendi sesiyle konuşmasına izin verilmesidir. Unutmayalım ki, hakikatin sustuğu yerde yalan konuşmaya başlar. Karabekir Paşa yakılan kitabında bu davayı şu zarif formüle büründürmüştü: “Vatandaş! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren! Sonra münakaşasını istediğin gibi yap. Birincisi vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır.” Hakikatin konuşmasına müsaade edilmesinden başka bir talebimiz yoktur. Yeni sayılarda buluşmak ümidiyle dualarınızı bekliyoruz.
Mustafa Armağan
Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni