Daha dün gibi aklımda: Osmanlı hayranı Yemenli tarihçi Dr. Ali Cârullah, Sanaa sokaklarında uzun bir yürüyüşün ardından, beni bir bahçe kapısının önünde durdurmuş ve “Burası Osmanlı valisinin konağıydı” demişti. Kapıyı yokladık, kilitliydi. Dr. Ali içeri doğru seslendi, nihayet bir adam tembel adımlarla geldi, “derdimizi” sordu. Mihmandarım, -beni işaret ederek- yanında Türkiye’den bir misafirinin bulunduğunu ve ona konağı gezdirmek istediğini söyledi. Adam kesin bir dille talebimizi reddedince, Dr. Ali birden hiddetlenerek sesini yükseltti: “Sen bizi ne hakla engelliyorsun? Burayı, bunun dedeleri inşa etti!” Ve kapı açıldı.
Sanaa’daki gezintimizde son durağımız, Dr. Ali Cârullah’ın geleneksel mimarîye göre inşa edilmiş şirin eviydi. Kapıdan girer girmez, karşımızdaki duvara kocaman bir Osmanlı tuğrası işlenmişti. Girişin hemen üstünde de Sultanahmet ve Ayasofya’nın fotoğrafları asılıydı. Cismen binlerce kilometre uzağımızda yaşayan, ama kalbî olarak yanı başımızda duran bir adamın dünyasıydı gördüğüm…
2006’da Yemen’in neredeyse bütün tarihî şehirlerini kapsayan o uzun seyahatimi gerçekleştirirken, bu güzelim ülkeyi baştanbaşa harabeye çevirecek bir kasırganın yaklaşmakta olduğunu elbette bilmiyordum. Savaşla birlikte çoktan yok olan onlarca eser, arşivimdeki fotoğraf albümlerinde hüzünle bana bakıyor şimdi.
Derin Tarih’in bu sayısında, Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun hâkimiyeti boyunca Yemen’de kurulan düzeni, siyasî ve sosyal dengeleri, meydana getirilen kültürel mirası ve Yemen kimliğinin oluşumunda Osmanlı izlerinin payını mercek altına aldık. Sahanın birbirinden değerli uzmanları, olağanüstü bir dosyanın ortaya çıkmasını sağladılar. Hepsine müteşekkiriz.
Yemen dosyamızın yayını, bu mazlum ve mahzun ülkede devam etmekte olan savaşın da en sıcak dönemlerinden birine denk düştü. Çatışmalarda tansiyon yükselirken, Yemen’in tarihine yapılacak kapsamlı bir yolculuğun, bugünlere nasıl gelindiğini anlama noktasında çok kıymetli bir katkı sunacağına inanıyoruz.
* * *
Malumunuz, her sayımızla birlikte bir de “ek kitap” hediye ediyoruz. Bu ay, ek kitap sayımızı ikiye çıkardık. Zira Şubat, yakın tarihimizin çok kıymetli iki şahsiyetinin vefat yıldönümlerini ihtiva ediyor: Ali Ulvi Kurucu (1922-2002) ve M. Emin Saraç (1929-2021). Her iki üstadımızın hayat hikâyelerini, sevenlerinin şahitliklerini ve şahit oldukları dönemlere dair hatıralarını keyifle okuyacağınızı ümit ediyorum.
* * *
Geçtiğimiz ay, Türkiye’deki tarih dergiciliği piyasasına yeni bir marka katıldı. Kıymetli kardeşim Mehmet Hakan Kekeç’in yayın yönetmenliğinde sahneye çıkan Aktüel Tarih’e bereketli ve uzun soluklu bir serüven diliyoruz. Okuru bol, içeriği çeşitli, nefesi güçlü olsun.
* * *
Mart sayımızda yine dopdolu bir içerikle görüşmek üzere.
Hayırla kalınız.