Yavuz Sultan Selim kısa süren hükümdarlığına önemli zaferler sığdırmış, Asya ve Avrupa’daki Osmanlı hâkimiyetini Afrika kıtasına da ulaştırmıştı. Saltanatının ikinci yılında Safeviler ile yaptığı Çaldıran Muharebesi’nden (1514) sonra Mısır’a yönelmiş, Memlûk ordusuna karşı önce Mercidâbık (1516) ve sonra Ridâniye’de (1517) galibiyet elde etmişti.
Osmanlı-Memlûk ilişkileri Sultan II. Bayezid devrinde dostane bir şekil almıştı. 1490 yılında Memlûklar ile Osmanlılar arasında, Portekiz tehdidine karşı bir anlaşma imzalanmış ve sonrasında Bayezid ile Memlûk Sultanı Kansu Gavri (1501-1516) arasında iyi ilişkiler kurulmuş; Osmanlı Devleti, Portekiz tehdidi altındaki Mısır sultanına yardım dahi göndermişti. Ancak bu dostluk Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkmasıyla bozulacaktı. Filistin, Suriye ve Irak’ı ellerinde bulunduran Mısır Memlûkları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya da hâkim olmak istiyor ve buralardaki Türk beyliklerine baskı yapıyorlardı.
Yavuz Sultan Selim, şehzadeliğinden itibaren doğu sınırlarındaki komşusu Safevilerin ve güneydeki Memlûkların tehdit oluşturduğunu düşünerek dikkatini bu iki yöne çevirmişti. Nitekim tahta çıktıktan sonra önce Safeviler üzerine yürüyecek, Şah İsmail ile yaptığı Çaldıran Muharebesi’nden galibiyetle ayrılacaktı.
Yavuz Sultan Selim’in Safevi ordusu karşısındaki başarısı, ortak düşman olması dolayısıyla Memlûkları da sevindirmişti. Her ne kadar Kansu Gavri, Şah İsmail ile Selim arasındaki savaşta tarafsız kalmış ise de Memlûkların Anadolu’ya kadar ulaşan yayılma politikası ve Dulkadıroğulları üzerindeki nüfuzu Osmanlıları rahatsız etmekteydi. Öte yandan Çaldıran mağlubiyetinden sonra Şah İsmail, o sırada Suriye’de bulunan Sultan Kansu Gavri’ye Osmanlılara karşı ittifak kurmayı teklif etmişti.
Sultan Selim, Şah İsmail’i mağlup ettikten sonra payitahta dönerken Dulkadıroğulları Beyliği’ne son vererek Dulkadır ili ile Kemah, Erzincan ve civarını ele geçirirken, Diyarbakır’ı da zapt etti. Memlûkların eskiden beri kendi nüfuz ve hâkimiyet bölgesi saydıkları bölgeyi ele geçirmesi iki devlet arasındaki ilişkiyi gerginleştirecekti. Çaldıran Savaşı ile doğudaki rakibini etkisiz hale getiren Sultan Selim’in Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya hâkim olmak için giriştiği faaliyetler, bölgede önemli bazı şehirleri elinde bulunduran Kansu Gavri’yi endişelendiriyordu. Bundan dolayı da Kansu Gavri, Şah İsmail’den gelen ve Osmanlılara karşı ittifak teklif eden elçilik heyetini memnuniyetle karşıladı. Bu ittifakın gerçekleşmesi Osmanlı Devleti için tehlikeli olacağından, Sultan Selim Memlûk tehdidini ortadan kaldırma düşüncesindeydi.
Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında…