“Solun Kemalizmle İntiharı” Başlığı Daha İsabetli Olabilirdi!

1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu’ndan beri solun başı Kemalizmle dertteydi. Oysa günümüzde sol/sosyalist dünya görüşü Kemalizme eklemlenmiş bir görüntü veriyor. Sol/sosyalist görüşün Kemalizme bir burjuva düzeni olarak karşı olması gerekirken zamanla nasıl onu sahiplenen bir konuma evrildi?

 

Bu trajedinin birkaç boyutu var. İlki, uluslararası komünist hareketin ya da Sovyetlerin kemalist hareketle uzlaşması sonucu tarihsel TKP’nin de bu doğrultuda hareket etmiş olmasıdır. Genel olarak modernleşme projesini ve burjuvazinin aklına tekabül eden aydınlanma düşüncesini sorgulamamış olması da bu tuhaflığın fikrî arka planını oluşturur. Siyaseten de ana akım sosyalist hareketin Stalinist bir gelenekten beslenmesi otoriter zihniyetlerle arasına mesafe koyamamasının en önemli nedeni olmuştur. 1927 sularında TKP operasyonları gerçekleşirken, eşanlı olarak İtalya’da Mussolini İtalyan solunun peşine düşmüş; Gramsci ve arkadaşlarını hapse attırmıştı. Türkiye’de o dönemde bütün dünyada otoriter eğilimlerin varlığına işaret edilerek savunmaya geçilirken, bu otoriter rejimlere teslim olmayı reddedip mücadele eden bir damar olduğu hep örtbas edilmeye çalışıldı.

Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında… 

Benzer konular