Fransız bilim adamı Guillaume Postel (1510-80) Anadolu seyahati sırasında şunları not etmiş: “Anadolu’da başka her yerden fazla zengin insan var. Bunlar yollardan geçen yolcuları, seyyahları görünce kendi evlerine yemeye ve uyumaya davet ediyorlar. Bunu ruhlarının selameti için yapıyorlar. Zengin de fakir de bir şey ödemiyor. Ertesi sabah canı gönülden teşekkür edip Tanrı’nın ondan razı olması için dua ediyorsunuz. Müslümanlar arasında da böyle insanlar saygı görüyor. Çünkü onlar hayırlarını kendilerinden önce cennete gönderiyorlar.”
Fransız elçilik heyetiyle resmî görevli olarak bir defa İstanbul’a gelen Postel, özellikle elyazmaları toplamak amacıyla İslâm coğrafyasında uzun yolculuklar yapmış bir seyyah aynı zamanda. Anadolu’da gördüğü yardımseverliğe hayret eden Postel, kuzey Afrika ülkelerinde de aynı durumla karşılaşır ve şaşkınlığını gizleyemez: “Verecek hiçbir şeyi olmayan yoksul kimlerle karşılaşıyorsunuz. Onlar insanlara yardım etmenin sadece onlara yiyecek ve içecek vermekten ibaret olmadığını ve her ihtiyacı içerdiğini düşünüyorlar. Bu sebeple bazıları ömürlerini kötü yolları onarmakla geçiriyor. Taş, ağaç taşıyıp çukurları dolduruyor. Bazıları kuyu kazıp insanların su ihtiyacını karşılıyor.”
Ortaçağ’da İslâm coğrafyasını gezmiş çoğu seyyahın anlamlandırmakta zorlandığı bir durumdur Müslümanların yardımseverliği. Bu tavrın sebebi dinleri mi, yoksa cömertlik gibi bir erdeme sahip olmak istemeleri miydi? Amy Singer, İyilik Yap Denize At: Müslüman Toplumlarda Hayırseverlik kitabında bu sorunun izini sürmüş. Ulaştığı sonucu baştan söyleyelim. Ona göre Müslümanların hayırseverlikleri dinlerinin yönlendirmesi neticesinde ortaya çıkmıştır. Başka bir ifadeyle, bu toplumların hayırsever olmaları Müslüman olmalarıyla alakalıdır.
Konuya Hürrem Sultan’ın Kudüs’te yaptırdığı imarethaneyi incelerken dikkat kesilip çalışmaya başlayan Singer, İslâm toplumlarındaki hayırseverliğin sebeplerini anlayabilmek için büyük emek sarf etmiş. Öncelikle konuyla ilgili ayetleri, hadisleri ve İslâm hukuku kitaplarını incelemiş. Ayrıca cömertliğiyle şöhret bulmuş kişilerin biyografilerinden ve yabancı seyyahların hatıralarından da istifade etmiş.
Araştırmalar neticesinde, zekâtın dinin temel hükümlerinden biri olması ve namazdan ayrılamayacak derecede önem taşıması sebebiyle, Müslümanların hayırseverliğinin İslâm’dan kaynaklandığı kanaatine varan Singer’e göre yardımseverlik olmadan Müslümanların itikadı kemale eremezdi; çünkü o, Allah ile kul arasındaki ilişkinin ayrılmaz bir parçasıydı. Ancak Müslümanların hayırseverliğinin boyutlarını sadece zekâtla izah etmek imkânsızdır ona göre. Çünkü Müslümanlar, Kur’an’daki bazı ayetlerin teşviki ve Hz. Peygamber’in (sas) konuyla ilgili fiil ve sözleri sebebiyle yükümlü olduklarından çok daha fazlasını veriyorlardı.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…