Osmanlı’nın son asrına, özellikle tıp ve tıp eğitimi ile karantina uygulamaları alanına ciddi etki ve katkılarıyla tanınan Mustafa Behcet Efendi, devrin idarecileri arasında da itibarlı bir konuma sahipti. Onlarla sık sık dış meseleler üzerinde tartışır ve genellikle görüşleri benimsenirdi…
İşte hinoğluhin bir soru: 1820’li yıllarda Hindistan’dan çıkan kolera salgını binlerce insana dünya değiştirtirken Almanya’ya kadar ulaşmış, Berlin’de kır evine çekilen filozof Hegel de o hengamede aniden hayatını kaybetmiş, 1831 yılında meşhur bir Alman doktor kolera hakkında bir kitapçık kaleme almış ve ertesi yıl Türkçeye tercüme edilmiştir.Bu olay size aşağıdakilerden hangisini çağrıştırdı?
a. Osmanlı Almanya’dan (Batı’dan) geriydi,
b. Osmanlı Batı’yı yakından takip etmişti,
c. Osmanlı’yı yüceltmeye çalışıyorsun.
Twitter hesabımdan yaptığım ankette “Osmanlı Batı’yı yakından takip etmişti” (b) şıkkı toplam 2 bin küsur oyun yüzde 73’ünü alınca sorunun hinliğini açık etme sırası gelmişti: Burada bir yanıltmaca vardı: 1831 yılında kolera hakkında kitapçık yazan kişi bir Alman değil, bir Türk (Osmanlı) idi, ertesi yıl bu kitabı dillerine çevirenler de Almanlardı!
Yani bırakın Osmanlı’nın Batı’dan geri olmasını, hatta bırakın ziyadesiyle iftihar ettiğimiz onu yakından takip etmeyi, bir Osmanlı alimi Almanlardan önce kolera hakkında kitap yazmış, o kadar ki Osmanlı aliminin eseri o zamanlar bizden “ileride” olduğunu kabul ettiğimiz Almanya’da tercüme edilme ihtiyacını uyandırmıştı.
‘Osmanlı’da bilim mi vardı?’ diye ecdadına hakaret edenler bunu iyi dinlesin. Bazı gerçekler ancak böyle tersten anlatınca anlaşılabiliyor maalesef. Ne demişti Prof. Dr. Fuat Sezgin merhum: “İşin ilginç tarafı, Müslümanların tarihte ne kadar büyük yerleri olduğuna önce Müslümanları inandıracaksın. Bu da işimizin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.”
İlklerin adamı olan Mustafa Behcet Efendi aynı zamanda dünyada k arantina uygulamasını bugünkü manada başlatan kişidir. Osmanlı’da K arantina Teşkilatı’nın kurulması onun eseridir. 1820-1920 yılları arasındaki bir asır Osmanlı Devleti için siyasî ve askerî krizlerle doludur ama öte yandan kültür, sanat ve edebiyatta, aynı şekilde bilim alanında bir “patlamaya” da şahit olmuştur.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…