Semavî dinlere ve ilkel inançlara mensup kişiler, kendi dinlerine taalluk eden eşya ve yapılara kutsallık atfetmişler, bunları asırlar boyu itinayla muhafaza etmişlerdi. Peygamber Efendimizin (sas) dünyayı teşrif buyurmasıyla da O’na ait olan eşya, bu emanetlerin başındaki yerini almıştı. Osmanlıların tarih sahnesine çıkmasına kadar farklı coğrafya ve kişilerin himâyesinde bulunan Mukaddes Emanetler, Yavuz Sultan Selim ile başlayan ve asırlarca sürecek olan bir serüvenin neticesi olarak Osmanlı payitahtında, Topkapı Sarayı’nda toplanabilmiş, böylelikle de muhafaza altına alınabilmişti. İstanbul’a getirilmeyen ve Medine’de kalan Emanetler ise I. Cihan Harbi’nin Hicaz’a kadar yayılan ateşinden Fahreddin ve Cemal paşaların gayretleriyle kurtulabildi. Biz de “Medine’nin Son Emanetleri” kitabının yazarı, Türkiye Yazma Eserlerler Kurumu Başkanlığı Yazma Eser Uzmanı Abdülmecit Şentürk ile Mukaddes Emanetlerin tarih boyunca gördüğü teveccühü ve son bir asırdaki çalkantılı dönemini konuştuk. Mısır Seferi’nde ve I. Cihan Harbi’nde Emanetlerin İstanbul’a nakli meselesinden Lozan Barış Görüşmelerinde tartışma konusu oluşu ve satılmanın eşiğinden dönüşüne, Emânât-ı Mukaddesenin tarihî serüveni…
KONUŞAN: MİRZA MAHMUT DEMİR
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…