Kadim medeniyetimizin rehberlerinden biri hiç şüphesiz Mızraklı İlmihâl’dir. Osmanlı ilmihâl geleneğinin ilk örnekleri arasında yer alan bu anonim eser, sıbyan mekteplerinde din bilgisine başlangıç kitabı olarak, ayrıca camilerde, köy odalarında ve evlerde yaygın biçimde okunması sebebiyle halkın din anlayışını asırlarca etkilemiştir. Bu yüzden modernleşme döneminde sıkça eleştirilmiştir (M. Kâmil Yaşaroğlu, “Mızraklı İlmihâl”, DİA, 2005, s. 6). Mızraklı İlmihâl’e göre bizler Hz. Âdem’in nesli, İbrahim (as)’in milleti, Hz. Muhammed Mustafa (as)’nın ümmetiyiz. Hattâ millet kelimesi Âl-i İmran Sûresi’nin 95. âyetinde de “millete İbrâhime hânifa” şeklinde zikredilir. Buradan hareketle bugünkü anlayıştan farklı olarak millet eski telâkkimize göre ümmeti kapsamaktadır. Modern zamanlara kadar gerek Avrupa feodal düzeninde, gerekse imparatorluk şemsiyesi altında yaşayan insanlardaki aidiyet hissi dinî motivasyon üzerine kuruludur. Geleneksel dünyanın içine doğan kişi, mensup olduğu cemaat yapısıyla bütünleşir ve bu ayniyet bütün hayatî faaliyetlerine akseder. Fert kendisini Yahudi cemaatinden, Katolik cemaatinden ilh. tanımlar. Bu kavrayış biçimi sermayenin Avrupa’ya akıp insan düşünce sistemini dönüştürmesine kadar böyledir. İnsanlık tarihinin tek inkılâbı olan 1789 Fransız İhtilâli bu dönüşümde en büyük kırılma noktasını teşkil eder.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…