CHP’nin tek başına iktidar olduğu devirde bagajında biriktirdiği Dersim, Türkçe ezan, basını susturma gibi kirli yükten kurtulmak için sık sık kendini aklama çabasına girmesini anlıyoruz. Zira ya Dersim’de katliam yaptığını kabul edecek veya inkâr edecektir; üçüncü şık ise kıvırmak, yani tevile sapmaktır. CHP yöneticileri bunu, kendilerinin açıp kendilerinin kapattığı Köy Enstitüleri söz konusu olduğunda da sık sık yapmaktadır. Nitekim 1970 Ocak’ında basına yansıyan bir mektupta enstitülerin CHP zamanında kapatıldığı suçlamasına karşılık o tarihte 80’ini aşmış bulunan İsmet İnönü “Köy Enstitülerine yazık oldu” beyanatını vermiş, gelen eleştiriler üzerine de “Köy Enstitüleri 1950 seçimlerinden sonra bizim çabamıza rağmen kanunla kapatılmıştır” diye topu Demokrat Parti’ye atarak işin içinden sıyrılmayı denemişti.
Aşağıda yayınlayacağımız belge değerindeki açıklamasında bizzat Köy Enstitülerinin kurucusu Tonguç’un oğlu Dr. Engin Tonguç bunun açık bir yalan olduğunu, enstitülerin kapatılmasının gerçekte 1946’dan sonra CHP’nin başına gelen sağ koalisyonun bir icraatı olduğunun unutulmaması gerektiğini hem zamanın Eğitim Bakanı Sirer’den, hem de babasının sözlerinden deliller getirerek gayet net bir şekilde ortaya koymuş. En çarpıcı açıklaması ise şu: “1950’de Enstitülerin yalnız adı kalmıştı.” Son paragraf ise sanki bugünkü CHP yöneticilerine hitaben yazılmış gibi: Geçmişinizle açık yüreklilikle yüzleşin!
Yazı, Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim gazetesinin 10 Şubat 1970 tarihli nüshasından aynen alınmıştır.
Köy Enstitülerinin Yıkılışındaki Gerçek
Sayın İnönü Köy Enstitüleri ve Yücel ile Tonguç konularında bazı suçlamaların yapıldığı bir mektuba 30 Ocak 1970 günkü gazetelerde yayınlanan bir karşılık verdi. İnönü bu karşılığında Yücel ve Tonguç’un yanlış fikirlerinden ötürü değil, aleyhlerinde devamlı olarak yapılan iftiralardan kendilerini ve Köy Enstitülerini sükûnete getirmek için görevlerinden ayrıldıklarını, yerlerine gelenlerin onların eserlerini aynı azim ve inançla devam etmek kaydı ile getirdiklerini, CHP iktidarı zamanında Köy Enstitülerine dokunulmadığını, bunların 1950’den sonra kapatıldığını ileri sürmekte ve bu açıklaması ile “önemli saydığı bir esaslı yanlışı sağlığında düzeltmeyi vazife saydığını” belirtmektedir.
Haksız ve gerçeğe aykırı suçlama ve görüşlerin yanlışlığını düzeltmek için gecikmiş çabalara girişen Sayın İnönü’nün bu açıklamaları ne yazık ki bir yanlışın yerine başka bir yanlışı koymaktan öteye gitmiyor.
Gerçekte iktidar 1950’de değil, 1946’da değişti
Yücel ve Tonguç kendilerini ve enstitüleri iftiralardan korumak ve sükûnete kavuşmak için değil, CHP’nin genel politikasındaki bir yön değişikliğinin gereği olarak görevlerinden ayrılmışlardır. Hemen şunu söyleyelim ki, biz bu yön değişikliğini Sayın İnönü’nün kişisel tutumuna bağlayarak, sorunu “önce kurdu, yıktı”, “sözünden döndü” gibi basit yargılara indirgemek istemiyoruz. Nasıl 1936’da Köy Enstitüleri atılımına temel olan çalışmalara girişilmesi için birtakım tarihsel, siyasal koşullar elverişli bir ortam yaratmışlarsa, 1946’da da değişik koşullar bu atılımın baltalanmasına
yol açmışlardı. Gerçeği görebilmek için CHP’nin tekdüze olmayan, çeşitli güçlerin ve sınıfların temsilcilerinden oluşmuş karmaşık içyapısını, CHP iktidarının her zaman bir iç koalisyon niteliği taşıdığını hatırlamak gerekir. 1936’da da CHP iktidarının iç koalisyon ortakları arasında sayıları az ama düşünce ağırlıkları güçlü ve etkili bir grup sesini duyurabiliyordu. Çeşitli inceleyicilerin çeşitli adlar verdikleri, örneğin milliyetçi devrimciler, millî burjuvazinin ilerici kolu, bürokrat aydın tabaka gibi deyimlerle anlatılmaya çalışılan bu grubun desteği iledir ki Atatürk’ün öncülüğünde eğitim atılımlarına girişilmiştir. 1946’da ise aynı iktidar ortakları arasında bu grubun gücü azalmış, sonunda ortaklıktan ayrılmışlardır. Bu gelişmeye yol açan çeşitli siyasal ve toplumsal nedenler vardır. Örnek olarak Dünya Savaşı’nın yarattığı ekonomik koşullar tüccarı, ağayı, eşrafı, kompradoru zengin etmiş, burjuvazi güçlenmiş, CHP içindeki ortaklardan varlıklı sınıf temsilcileri seslerini yükseltebilmişlerdir. İç ve dış siyasal olayların, çok partili rejime geçmeyi gerektiren gelişmelerin de güçlendirdiği bu gruplar, 1946’da CHP içindeki ilerici aydınları iktidardan uzaklaştırmışlardır. Ve partinin sağ kanadı iktidara gelmiştir. Hatta tarihsel açıdan bir 1950-1960 döneminden değil, bir 1946-1960 döneminden söz açmak daha doğru olur. 1946-1950 CHP iktidarları, 1946’dan önceki CHP iktidarına göre 1950’den sonraki DP iktidarlarına çok daha yakındırlar; siyasal alanda bu sonuncularla aynı sınıfsal çıkarların savunuculuğunu yaparlar.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…