Yavuz Sultan Selim Han kutlu müjdeyle gittiği Mısır seferinden stratejik bir zaferle dönüyordu. Adana civarında, yağmur sebebiyle çamur deryasına dönen yolda sohbet ederek ilerlerken Kazasker İbn-i Kemal Hazretlerinin atından sıçrayan çamur padişahın kaftanına isabet eder.
İbn-i Kemal’in mahcubiyetini fark eden Yavuz Selim Han, maiyetinden yeni bir kaftan ister ve “Ulemâdan sıçrayan çamur medâr-ı zînet ve bâis-i mefharet olur. Öldüğüm zaman bu kaftanı üzerime örtün” şeklindeki meşhur vasiyetini söyler.
Zira İbn-i Kemal müstakbel şeyhülislam, nam-ı diğer müfti’s-sakaleyn’dir. Yani insanların yanı sıra cinlere de fetva vermektedir. Ancak asıl büyüklük, iki cihan serverinin iltifatına mazhar olmuş, saltanatını Hilâfet’le taçlandırmış bir padişahın tevazuudur. Nitekim Haremeyn’i de ihtiva eden Mısır fethinden sonra “Hâkimü’l-Haremeyn” olarak ithaf edilen unvanı “Hâdimü’l-Haremeyn” şeklinde değiştirmiştir.
Kaynaklarda “Fevkalade mütevazı, nazik tabiatlı ve zarif sözlü” olarak tanıtılan Sultan, sırf Ehli Sünnet’in bayraktarlığını yaptığı için “merhametsiz ve kan dökücü” gibi iftiralara maruz kalmaktadır. Oysa Batılı elçiler bile raporlarında, “adil bir padişah” olduğunu özellikle vurgulamıştır.
Bu uzun ve meşakkatli seferden sonra bir süre İstanbul’da kalan Yavuz Selim Han, 18 Temmuz 1520 tarihinde Edirne’ye gitmek üzere yola çıkar ancak hastalığı ağırlaştığı için Çorlu’da kalır ve iki aylık ümitsiz tedaviden sonra ahirete intikal eder. 2 bin 500 kilometrelik alev deryasını aşmayı başaran şanlı Yavuz, Edirne’ye varamadan İstanbul’a geri dönmüştür! Mirza Sarayı denilen şimdiki yerine defnedilir. Oğlu (Kanuni) Sultan Süleyman’ın ilk işi, babasının vasiyetini yerine getirebilmek için Mimar Sinan’a bir türbe yaptırmak olur. Cami ve türbe 1522 yılında tamamlanır ve Yavuz Sultan Selim’in “çamurlu kaftan”ı, vasiyetine uygun olarak sanduka üzerine yerleştirilir.
Kaftan yaklaşık beş asır boyunca hiç ayrılmaksızın sahibiyle kalır. Hatta türbenin ziyarete kapatıldığı, camlarının kırılıp viraneye döndüğü CHP diktatörlüğü döneminde bile kaftan oradadır.
Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında…