Görsel medyanın yapmaya çalıştığı, geçmişten bugüne ulaşan ve geniş halk kitlelerini etkilemeyi amaçlayan bir sözlü-yazılı kültürün devamı niteliğindedir. Bu bağlamda Uyanış Büyük Selçuklu dizisi Türk toplumuna tarih, edebiyat, düşünce alanlarında, konu edindiği dönem hakkında bir fikir verebiliyor ise olumlu katkılar sağlamış olacaktır. Aksi durumda da düzeltilmesi zor tahribatlarda bulunacaktır. Dizinin şu ana kadar yayınlanan bölümleri, bazı teknik eksikler haricinde müspet kanaatler oluşturmuştur.
Modernitenin getirmiş olduğu geleneksel kodlara karşı olağan mukavemet, yeni arayışları devreye sokmakta, adeta boşluktan istifade eder gibi toplum yapısında telafisi mümkün olamayan derin yaralar açmaya çalışmaktadır. Bu kaçınılmaz durum karşısında ilmî ve kültürel mirası yaşatma adına herhangi bir çalışma, millî ve manevî değerlerimiz açısından bir mahsuru yoksa, makul bir teşebbüs olarak karşılanabilir. Daha net bir ifade ile böyle bir faaliyet, tarihî birikimimizi yanlış ve art niyetli kişilerin kurgusu sonucunda öğrenmekten daha makbuldür.
Bir diğer kazanım ise tarihî kişiliklerin varlığına, dönemine etkisine ve coğrafi bilgiye yer verilmesidir. Mesela özellikle Selçuklu tarihi ile ilgili akademik kaygısı olmayan insanlar, Gazzâlî, Nizâmülmülk, Terken Hatun gibi figürleri bu vesileyle tanımaktadırlar. Bağdat, İsfahan, Rey, Hemedan gibi Ortaçağ Türk-İslam şehirlerinin varlığından böylece haberdar olmaktadırlar. Büyük fetihlerin ve zaferlerin önemini anlayabilmektedirler. Abbasî Hilâfeti, Fâtimîler ve Karahanlılar gibi dönemin devletleri hakkında bir fikir sahibi olabilecek kadar duyuma ulaşmaktadırlar.
Sonuç olarak görsel sanatları bir kültür aracı olarak kullanmak, modern zamanların bilgi sisteminde yaygın ve etkili bir faaliyet ağıdır. Tarih, bir bilim insanı uğraşı olmakla birlikte, toplumun büyük bir kesimi için bilimden bağımsız bir fenomen halinde devam eden süreçtir. Dolayısıyla sinema ve dizilere, gerçeklik kaygısı ile değil, toplum refleksi ile bakılmalıdır. Yüzyıllardır Anadolu’da bedel ödeyen ve ödemekte olan Türk milletinin millî ve manevî değerlerin istismar edilmediği, tarihî olaylar ve kişiliklerin faaliyetleri, kurgu adıyla tahrife kurban gitmediği müddetçe dizi ve sinemada tarihe yer verilmesinde bir mahsur bulunmamaktadır.
Devamı Derin Tarih Kasim Sayısında…