1960’lı yıllara kadar Hasan Tahsin adlı bir kişi bilinir fakat üzerinde fazla durulmazdı. Sonraki yıllarda, Ömer Sami Coşar’dan başlayarak Nurdoğan Taçalan ve Bilge Umar’ın gayretleriyle, bir “masal” tekemmül ettirildi. Hasan Tahsin’in Yunan’a karşı ilk kurşunu attığı söylenmeye başlandı. Gerçi sonraki senelerde “ilk kurşun”a talipliler çoğaldı fakat yine de Hasan Tahsin’in yaptıkları, insanlara daha cazip ve hoş geldi. Bu iddia kesin bir gerçekmiş gibi öylesine etkili oldu ki Türk Genelkurmayı dahi Basın Yayın Merkezi’ne onun adını verdi.
Atatürk devrinde yazılan, hemen her satırını Atatürk’ün okuduğu ve düzelttiği Tarih IV’de İzmir’in işgal gününe dair yazılanlar şöyledir: “15 Mayıs sabahı saat yedi buçukta Yunan kuvvetleri İzmir rıhtımına çıkarıldı; Rumlar, yabancılar ve gayrimüslimler tarafından alkış ve nümayişlerle istikbal olundu. Efzon taburları, İzmir kışlasının yanına yaklaşırken Yunanlar tarafından atılan silahları bahane ittihaz ederek kışlayı ateşe tuttular.