Elimizdeki bilgiler şunlardır: Hasan Tahsin’in Kuvayı Milliyeci olduğunu gösteren hiçbir işarete sahip bulunmuyoruz. Bütün bilgiler, Hasan Tahsin’in işgale mukavemet düşüncesine karşı, bir işbirlikçi olduğu yönündedir. Hasan Tahsin’in nasıl öldüğü ve öldürüldüğü konusunda hiçbir kanıt yoktur. İşgal günü ne yapmakta olduğu noktasında ise güvendirici bir tanıklık bulunmamaktadır.
Asıl adı “Osman Nevres” olan ve yeni bir kaynakta “dönme” olduğu ileri sürülen Hasan Tahsin’in bütün yaşamında açıklanamayan kuşkulu noktalar bulunmaktadır.
İzmir’in Helen kuvvetleri tarafından işgali, Türkiye kurtuluş hareketinin başlangıcı değildir; bu, ciddiyetten son derece uzak bir iddia olarak ortada duruyor. Daha da ciddiyetsiz bir iddia ise ilk kurşunun İzmir’de atılması oluyor; İzmir’de bir “ilk kurşun” anıtının olmasını bir tarih tuluatı olarak görüyorum. Türkiye’nin modern kurtuluş savaşında ilk kurşun İskenderun çevresinde ve yine Ermeni tehditi karşısında atılıyor. (…) Bezmi Nusret Kaygusuz, anılarında, Hasan Tahsin’in her türlü direnişe karşı olduğunu, İngiliz yanlısı “Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti” üyesi olduğunu, İzmir’de başyazarlığını yaptığı Hukuk-u Beşer gazetesinin de aynı rengi taşıdığını ortaya koyuyor; “bu gazete, Cemiyeti, tamamen Prens Sabahattin’e bağlamaktadır” diyor.