Yaklaşık altı ay önce, takvim yaprakları 27 Aralık 2019 tarihini gösterdiğinde Türkiye’nin ilk yerli otomobili TOGG görücüye çıktı. Haber kanallarının aynı anda canlı yayına geçmelerinden anlaşılıyordu ki ülke bu müjdeli haberi bekliyordu. Lakin meraklı halk kitlelerinde bir tedirginlik de yok değildi… Bundan 59 yıl önce şimdi televizyon karşısına geçenlerin dedeleri de benzer duygularla radyolarının sesini yükseltmişti. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim’i deneyecekti. Türkiye’de yapılan bir otomobil, yerli tekerlekler üzerinde ve yine Türkiye’de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi binasının önüne götürülerek Cumhurbaşkanına sunulacaktı. İkinci bir “Devrim” arabası da Paşayı Anıtkabir’e götürecek, sonra aynı arabayla Hipodrom’daki geçit resmine katılacaktı. “Devrim” otomobilinin macerası aslında çok kısa bir süre önce, 16 Haziran 1961 günü başlamıştı. 20 kadar mühendis Ankara’da bir toplantıya çağrılıyordu. Toplantı reisi Emin Bozoğlu salondaki mühendislere dönerek mektupta yazılanları okudu: “Ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi” görevi TCDD İşletmesi’ne verilmişti. Ellerindeki bütçe 1 milyon 400 bin TL idi. Mühendislerin ilk anda yaşadığı şok, teslim tarihini duyduklarında bir kat daha arttı. 29 Ekim 1961 Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına yetişmesi isteniyordu ilk yerli otomobilin. Mühendislerden bir mucize bekleniyordu adeta! Bu mucizeyi gerçekleştirmek ise imkânsıza yakın bir zorluğu barındırıyordu. Bir kısım mühendis “devletin” biçtiği 4.5 aylık sürenin kısalığına dikkat çekerek projeyi kabul etmedi. İçlerindeki idealist mühendislerin teşvikiyle geri kalanlar bu büyük taşın altına gövdelerini koyacaklardı. Türkiye’nin o zamanki yetişmiş iş gücü bu projeye inanmakta zorlanıyordu. Türkler otomobil ve motor yapacakmış denildiğinde, Teknik Üniversite toplantı salonlarındaki gülüşmelerin sesi dışarılara kadar geliyordu. Özel sohbetlerde ise bu işin gerçekleşemeyeceği yönünde fısıldaşan sanayiciler devletin ‘rezil’ olacağından emindiler.
Ekip içerisindeki mühendisler ise bütün bu söylenenlerden soyutlanarak çalışmaya devam ettiler. İmkânsızı gerçekleştirmeye ant içmiş bu yeni nesil genç mühendisler, Türk milletinin gururu olmak için gece gündüz çalışıyorlardı. TCDD’nin Ankara, Eskişehir, Sivas ve Adapazarı fabrikaları gerekli yedek parçaları mühendisler için üretiyor, projenin liderliği yapan Emin Bozoğlu ise Ankara’daki yüksek rütbeli askerlerle ekibin koordinasyonu görevini üstleniyordu. Çünkü 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden çok kısa bir zaman geçmişti ve askerler bürokraside oldukça etkin konumdaydı.