1. Dünya Savaşı’na giden süreçte İstanbul’a gidip gelen Faysal ve Abdullah, Suriye’deki Arap milliyetçileri ve dernekleriyle sık sık temaslarda bulundu. Babaları Mekke Emiri Şerif Hüseyin ise İttihat ve Terakki yönetiminden son derece rahatsızdı. Bölge ve eyaletlerden gelen özerklik taleplerini, iktidarın otoriterleştiği ve merkezî bir idare kurmaya çalıştığı iddiasıyla destekliyordu. (…)
Çok geçmeden Sultan Reşad cihad çağrısında bulundu. Bu bağlamda Mekke Emirinin manevî gücünden yararlanmak isteyen İttihat ve Terakki Hükümeti de cihada katılması için birçok kez çağrıda bulundu. Ancak Şerif Ali komutasında hazırlanan kuvvetler Medine’den öteye geçmedi. Bu sırada Hicaz demiryolu ve Arabistan yarımadasında 24 bin civarında Osmanlı kuvveti vardı. Savaşın hemen başında açılan Sarıkamış cephesi çökmüş, Almanların etkisiyle Süveyş kanalı harekâtı başlatılmıştı. Bu harekâtı yürütmek üzere Suriye’deki 4. Ordu Komutanlığına Bahriye Nazırı Cemal Paşa getirildi. Hazırlıkları yapılan Süveyş seferine Vali Vehib Bey Hicaz tümeniyle katıldı. Necid Emiri İbn Suud ve Hail Emiri İbn Reşid de sefere çok sayıda deve gönderdi.
Harekâta katılan Vehib Bey’in yerine Hicaz’a vali olarak 5 Nisan 1915’te, daha ılımlı olan Galib Paşa atandı. Aynı günlerde Şerif Hüseyin hem Hicaz aşiretlerini devlete karşı kışkırtıyor, hem de Suriye’de Arap milliyetçilerinin desteğini almaya çalışıyordu. Ancak Arapların ileri gelenlerinin çoğunun Osmanlı’dan ayrılma düşüncesine sıcak baktığı söylenemez. Cemal Paşa’nın gelmesinden kısa süre sonra Beyrut Fransız Konsolosluğu’nda bazı Arap siyasetçi ve din adamlarının Suriye sahillerine yapılacak bir Fransız çıkarmasında düşmanla işbirliği yapacaklarıyla ilgili belgeler bulundu. İşbirlikçi Araplardan 13 kişi askerî mahkemelerin kararıyla idam edildi. 70 kadar kişi ise gıyabî idama mahkûm edildi. Böylece Suriye’deki ayrılıkçı hareket kısa sürede bastırıldı.
Bundan başka Şerif Abdullah hatıralarında Osmanlı ordusunun Kanal seferinin başarısız olduğu günlerde Doğu İşleri Sekreteri Storrs’tan bir mektup aldığını kaydeder. Bakın neler yazılıdır: “Osmanlı Devleti, Büyük Britanya ile kadim dostluğunu rafa kaldırıp Britanya’nın düşmanı Almanya’nın safına geçmiş olduğundan Britanya da Türkiye ile arasındaki kadim dostluk bağlarını koparma hakkını kendinde görmektedir. Siz ve saygıdeğer babanız, Arapların tam bağımsızlığa kavuşmalarıyla sonuçlanacak girişim hakkında önceden sahip olduğunuz görüşünüzü muhafaza ediyor musunuz? Eğer siz ve saygıdeğer babanız hâlâ bu görüşteyseniz Büyük Britanya Arap ayaklanmasını desteklemek için kendisine ihtiyaç duyulan her alanda yardım etmeye hazır olduğunu bildirir.”