Türkiye 2013 yılının Ekim ayında kurtulduğu ‘Andımız’ ile bir kere daha yüz yüze gelmiş durumda. Ancak bu defa Andımız’ı gündeme taşıyan siyasiler değil, Andımız’ın kaldırılmasını iptal eden Danıştay oldu. (Şuna Şura-yı Devlet veya Devlet Şurası demek varken bu -taylı ucubeyi dilimize musallat edenler utansın. Yüksek Askerî Şura oluyor da Devlet Şurası neden olmuyor sahi?)
O tarihte yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan şunları söylemişti:
“Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip’ti. Reşit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Aynı Reşit Galip insanları kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. (…) 30’larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocuklar içtimaa dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz.”
Aradan beş yıl geçti, yine bir Ekim günü Danıştay’ın iptal kararı geldi. Buna pek sevinenler, el çırpanlar oldu. İktidara ve Erdoğan’a geri adım attıracaklarını zannettiler fakat yanıldılar. Biz bu kararı tanımayacağından adımız gibi emindik ve Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından beş gün önce bu inancımızı Twitter’da ifade ettik. Geri adım attıramayacaklarını söyledik.
Burada birçok çünkü sayabilirdik. Çünkü Danıştay hukukîlik yerine yerindelik denetimine girerek yetkisini aşmış ve iktidarın iradesini yok saymıştı. Çünkü andımız gibi totaliter bir yemin metni ancak Komünist veya Faşist ideolojilerde mümkündü. Çünkü yeni Türkiye meşum bir Tek Parti dönemi uygulamasına dönmemeli, bu karanlık devrin defterini tamamen kapamalıydı.
Çünkü bu bir CHP andıydı ve bu zihniyet ideolojik olarak bu anddan nemalanıyordu.
Çünkü andı yazan Doktor Reşit Galip, Tek Parti devrinin sabıkalı bir şahsiyetiydi.
Ve çünkü orada and içip de devletin polisine küfreden köşe yazarları olduğu kadar, askerine silah sıkanlar da çıkıyordu, bu yüzden anlamsızdı. ‘Sanki andımız olmadan önce Türk değil miydik?’ itirazına verilecek makul bir cevap yoktu. Velhasıl ‘Andımız’ bir daha geri gelmemek üzere tarihin unutulmuşlar mezarlığına terk edilmeliydi.
Nitekim dergimiz baskıya girmek üzere iken 23 Ekim günü Cumhurbaşkanı Erdoğan Grup toplantısında söylenmesi gerekenleri şöyle söyledi:
“Bize göre milletimizin en büyük ve en etkili andı İstiklal Marşımızdır. İstiklal Marşımız dışında bir and tanımıyoruz, tanımayacağız.”
Mesele böylece devletin en üst makamı tarafından noktalanırken Andımız’ın yazarı hakkında biraz malumat vermek fena olmayacaktır. Savunuyorsunuz ama kimi savunuyorsunuz, bir bakın demek için bütün kesimlere şu mesajları vermek istedim.