KONUŞAN: DERİN TARİH
“Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi” hangi gayeyle başlatıldı? Savaşın vuku bulduğu sahayı tanımanın bize kısa ve uzun vadede ne kazandırması öngörülüyor?
Projenin öncelikli amacı Anadolu’nun Türk yurdu olmasına zemin hazırlayan ve bu toprakları Türklere açan savaş olduğundan “kapı” metaforuyla ifade ettiğimiz Malazgirt Savaşı’nın yerinin noktasal olarak tespit edilmesidir. Bugün Malazgirt’e gittiğinizde gördüğünüz gibi savaş alanı olduğu tahmin edilen yer, geniş bir sahayı kapsıyor. Üstelik bu alanda bugüne kadar akademik bir çalışma da yapılmış değil. Savaşın nerede yapıldığı tahmine dayalı bir bilgi bu yüzden. Bunun noktasal olarak tespiti, -tıpkı Gelibolu yarımadasında ve Sarıkamış’ta olduğu gibi- savaşın bir anlamda ete kemiğe büründürülmesi, gerçek zaman ve mekân üzerine oturtulması anlamına gelmektedir. Bu, ayak bastığımız topraklarda var oluşumuzun başlatıcı hikâyesi olarak Malazgirt’in yerinde anlaşılmasını sağlayacaktır.
Proje fikri ne zaman, nasıl çıktı ortaya? Ekibinizde kimler var?
Proje fikri 2018 yılındaki Malazgirt törenleri münasebetiyle Malazgirt ve Ahlat’ta çeşitli aktiviteler için bulunduğumuz sırada Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı Bey ile bir akşam sohbetinde olgunlaştı. Devletimizin ve özellikle son 4-5 yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın törenlere bizzat katılması Malazgirt ve Ahlat bölgelerinde devletin bölgeye ilgisini daha görünür hale getirmiştir. Dolayısıyla bu kadar önemli bir hadisenin bilimsel arka planının bugüne kadar tam olarak ortaya konulamadığı ve savaşın noktasal olarak nerede cereyan ettiğinin hâlâ tartışmalı olduğu gibi konular konuşulunca böyle bir projenin zaruri olduğu ortaya çıktı. Daha sonra Ankara’ya dönüldüğünde Gökhan Bey bana bakanlık olarak böyle bir projeyi desteklemek istediklerini ve bunu hayata geçirip geçiremeyeceğimi sordular. Ben de bir ekiple bu projeyi gerçekleştirebileceğimi söyledim. Daha önce de bölgede akademik çalışmalarım olmuştu. Özellikle “Yukarı Dicle Havzasında Yeni bir Ortaçağ Başkenti Erzen” adıyla Türk Tarih Kurumu desteği ile 2007-2008 yıllarında 2 yıllık bir yüzey araştırması yapmıştım. Bakanlık bana Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesini tanımamdan ve bu tip projeler yürütmüş olmamdan dolayı böyle bir talepte bulundu.
Biz de teklifi kabul ettikten sonra bir ekip oluşturmalıydık. Her şeyden önce Türkiye’de savaş alanı arkeolojisi çok yeni bir alan. Yapılan bazı çalışmalar var; fakat bunlar 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı ya da Çanakkale Harplerine ilişkin. Bunlar da daha çok arkeolog ve sanat tarihçilerinin araştırmalarıyla sınırlı kalmış. Biz öncelikle böyle bir çalışmanın nasıl yapılacağını, dünyadaki araştırmacıların bunu nasıl yaptığını inceleyerek, kimlerle ve hangi disiplinlerin yardımıyla hayata geçirilmesi gerektiği üzerine kafa yorduk. Bunun için de interdisipliner bir takımın oluşması sağladık. Tarihçilerin yanı sıra arkeolog, sanat tarihçisi, antropolog, jeolog, coğrafyacı, jeofizikçi gibi temel alanlardan uzmanlar var. Çünkü projenin hem yüzey araştırması hem de arkeolojik kazı boyutu var.