Lozan görüşmeleri başladığında Amerika Birleşik Devleri, müttefiklerin bütün ısrarlarına rağmen “gözlemci” sıfatıyla salondaki yerini almıştı. Ne var ki kısa sürede gözlemcilik “katılımcı” statüsüne yükselecekti. Gerekçe, günümüzde olduğu gibi ABD çıkarları idi! Neticede başkanlığını Joseph C. Grew’in yaptığı ABD heyeti tıpkı İngiltere, Fransa ve İtalya gibi Lozan görüşmelerinde temsilci olarak yer aldı. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden İsmet İnönü de Lozan’da ABD heyetiyle sıcak ilişkiler kurmaya çalışacaktı.
İnönü’nün, Türkiye’nin ABD’nin yanında yer almasını arzuladığı Lozan’da, görüşmelerin daha ilk gününde Ankara ve Washington arasında diplomatik ilişkilerin sağlanması adına bir anlaşma imzalanması için çaba sarf etmesi dikkat çeker. Ne var ki ABD heyeti anlaşma teklifini, “önce müttefiklerle sorunu çöz, sonra görüşelim” babında erteler. Amerikalılar Lozan’da netleşecek tabloyu görmeden Türkiye’ye yanaşmaya pek niyetli değildir anlayacağınız. 1923 Mayıs’ından itibaren Lozan görüşmeleri müttefiklerin arzuladığı istikamete doğru giderken, ABD – Türkiye görüşmeleri de başlamış olur. Nihayetinde 6 Ağustos 1923’te ABD ve Türkiye arasında, iki ülkenin resmî olarak “genel antlaşma” diye adlandırdığı 32 maddelik “Türk-Amerikan Lozan Antlaşması” imzalanır. Lozan Antlaşması’nın üzerinden iki hafta geçmiştir.
Türk-Amerikan Lozan Antlaşması, dönemin ABD hükümeti tarafından onaylanmak üzere Amerikan senatosuna götürülür. Sözde Ermeni sorununa yer verilmemesi ve kapitülasyonların kaldırılması bahane edilerek onay verilmez. Antlaşma son olarak 18 Ocak 1927’de bir daha oylamaya sunulur. 34 oy aleyhte, 50 oy lehte çıkar; üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için antlaşma reddedilir. Fakat senatoda antlaşmayla ilgili olumlu bir yaklaşımın olduğu anlaşılmıştır. ABD hükümeti Türkiye ile diplomatik ilişkilerini başlatmak için başka bir arayışa girer. Çözüm 17 Şubat 1927 günü imzalanan geçici antlaşmadır. ABD’nin 1. Dünya Savaşı’na dahil olmasıyla Türkiye ile 1917 Nisan’ında kopan diplomatik ilişkiler bu geçici antlaşmayla yeniden başlamış olur. Geçici antlaşmanın imzalanmasından 6-7 ay sonra, 18 Eylül 1927’de ABD’nin Lozan heyeti başkanı Joseph C. Grew Türkiye büyükelçisi olarak İstanbul’a gelir ve Ekim ayında göreve başlar. 12 Ekim’de de Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’e güven mektubunu sunar.
Joseph C. Grew’in büyükelçilik görevine gelmesinden kısa süre sonra Kasım ayında, Türkiye’deki Amerikan okulları gündeme gelir. O dönem Türkiye’de sekiz Amerikan okulu faaliyet göstermekteydi. Üçü İstanbul’da olmak üzere Adana, Merzifon, İzmir, Tarsus ve Bursa’da birer Amerikan okulu mevcuttu. Ayrıca İzmir’de yine Amerikan destekli, Milletlerarası Yüksek Öğretim Enstitüsü, diğer adıyla İzmir Uluslararası Koleji faaliyet gösteriyordu. 19. yüzyılda misyonerler tarafından Hıristiyanlığı yayma amaçlı açılmış ve görünürde Osmanlı tebaasındaki gayrimüslimlerin temel eğitimleri için tasarlanmış olsalar da, ileride durumun pek de öyle olmadığı anlaşılacaktı. 1890’lı yıllarda Osmanlı’ya başkaldıran Ermenilerin çoğu Amerikan okullarından mezun olmuştur. Hatta Ermeni terör örgütleri bu okulları karargâh olarak kullanmıştır. Mesela 1892-93’te Merzifon’daki ayaklanmalarda Hınçak Komitesi’nin karargâhı buradaki Amerikan Koleji idi. Öte yandan American okullarının ABD hükümeti ile resmî bir bağı olmayıp, doğrudan American Board adındaki misyonerlik kuruluşuna bağlıydılar. Bible House adında bir başka misyonerlik kuruluşu da İstanbul merkezli olarak Amerikan okullarının destekçileri arasındaydı.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…