Mektup, “Kürdistan’dan kahraman Arnavut Kardeşlerimize” diye başlıyor. Aslında bunu geçen aylarda yayımlayacaktık fakat Sevgili Mustafa Armağan, “Sadeleştirilmesi gerekir. Aksi halde okuyucularımız anlamakta zorlanırlar” diye uyarınca sadeleştirmeye çalıştık. Bu arada üzülmedik de değil. Düşünün, dedenizden size bir mektup var ama ne yazısını okuyabiliyor ne de dilini anlayabiliyorsunuz. Bu da bizim dil yaramız! Neden mi böyle bir mektup? Sorunun cevabı mektubun içinde saklı. Irkçılık, mezhepçilik ve cehalet girdabında çırpındığımız, üstüne üstlük yerde sırtlanların ve gökte akbabaların amansız şekilde saldırdığı bir esnada, ümmet olduğumuzu bize hatırlatan cihanşümul mesajları yayımlamak bir şereftir. Mektup, 1908-1911 arasında Selanik’teki askerler tarafından çıkarılan Silah adlı mecmuanın 19 Ağustos 1327/1 Eylül 1911 tarihli sayısında yayımlanmış. Derginin logosunda neler yok ki! Osmanlı bayrağının sembolleri ve ortada ay-yıldız… Onun da ortasında derginin adı olan Silah. Ay’ın içinde de bir yazı var: “Hazır ol cenge, eğer istersen sulh ü salâh.” Mektup, Arnavut halkına yani Müslümanlara hitap ediyor. Altındaki imza ise şöyle: “Kürdistan namına Hakkârili Mehmed Fuad Bey.” İhtimâl ki Mehmed Fuad Bey ne Arnavutluk’u görmüştür ne de Arnavutları tanır. Ama yüreği onlarla birlikte çarpıyor. İşte bugün belki de en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey bu şuur. Mektubu okuduğunuzda eminiz ki siz de duygulanacak, sevinç gözyaşları dökecek ve Mehmed Fuad’ın içtenliğine gıpta edeceksiniz.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…