Sultan IV. Mehmed’in Hazinedarı Lala Beşir Ağa’nın 1666’da Üsküdar’da yaptırdığı güzelim Kavak İskelesi Camii’nin başına gelen, yürekleri yırtan bir trajediden farksızdır. Kırım Harbi sırasında İngiliz askerlerin taşkınlıklarından bir tek minaresi (külahı hariç) sağ çıkabilmiş. Neyse ki Sultan Abdülhamid’in himmet eli yetişmiş de ihya edilmiş. Fakat Haydarpaşa Limanı yapılırken bu kez İngilizleri değil ama bizden birilerini rahatsız etmiş olmalı ki tamamen ortadan kaldırılmış. İşte Kavak İskelesi Camii’nin varlıkla yokluk arasında gidip gelen o dokunaklı hikâyesi. Kavak Mahallesi’nin ahalisi ve kayıkçı taifesi, şiddetli kış günlerinde Cuma namazlarını kılamadıkları için dönemin padişahı III. Ahmed’den mescide bir minber koydurmasını isterler. Zağarcılar Ocağı yakınında bulunan Kavak İskelesi’ndeki Lala Beşir Ağa’nın hayratı olan bu mescide, Dârüssaâde ağası Hacı Beşir Ağa hazretleri tarafından minber koydurulmasıyla burası cami olur.
Osmanlı Devleti ile Rusya arasında geçen Kırım Harbi (1853-56) sebebiyle İstanbul’da bulunan İngiliz askerlerinin taşkınlıkları yüzünden minaresi dışında kendisinden bir iz kalmayan bu câmi, Sultan II. Abdülhamid tarafından ihya ettirildi. İnşaatı 1903’de bitirilen Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne ile birlikte yeniden inşa edilen Kavak İskelesi Camii’nin dış cephe mimarisi, Tıbbiye binasınınkine benzer bir siluete sahiptir. Minare külahındaki boğum ile Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’nin soğan başı biçimli kule kubbeleri II. Abdülhamid dönemi mimarisinin bir özelliğidir.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…