Tarihçi kendi yaptığı ağla “geçmiş” (mazi) adlı denizden avlanmaya çıkan bir balıkçı. Ne kadar ustadır, ağını hangi sıklıkta dokumuştur, oltasında ne tür yemler vardır, bütün bunlar onun başarı veya başarısızlığının göstergeleri olarak tarihe geçer. Yani bir yerde tarihçiler de tarih adlı hâkim tarafından sanık sandalyesine oturtularak yargılanır. Tarihçiler tarihin yaman yargısından muaf tutulmazlar. Bazen büyükleri de kaçar ama küçük balıkların ağın deliklerinden kaçabildiğine daha çok rastlanır. Ağını yeterince sık ve sağlam dokumamışsa kaçınılmazdır bu bir bakıma. Ağını veya aldırmayı ihmal ettiği kataraktını…
Yakınlarda yazdığım İstanbul’daki İtilaf Orduları Komutanı General Sir Harrington (“Tim”) ile Mustafa Kemal Paşa’nın Sakarya muharebesi arefesinde görüşmek için anlaşmalarında gördüğümüz gibi büyük balıklar da ağdan kaçar ama burada ayrıntılarını yazacağım İngiliz İşçi Partisi Başkanı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından 10 gün kadar önce İstanbul’a yaptığı ziyaret gibi cüz’î vakaların gözden veya ağdan kaçmasına daha sık tesadüf edilir.
Devamı Derin Tarih Dergisi Temmuz 2016 Sayısında…