Sicilya’da 965 yılında başlayan İslam hâkimiyeti, yaklaşık bir asır sonra, Normanların 1068’de adayı ele geçirmesiyle sona erdi. Fakat Endülüs’teki gelişmelerin aksine Norman hükümdarları İslam varlığını ve kültürünü yok etmek yerine, papaların baskısıyla Müslümanların haklarını kısıtlayan yasalar çıkarsalar da, belirli ölçüde benimsemiş ve hoşgörü göstermişlerdi.
Adada oluşan çok dinli ve çok kültürlü ortamın neticesinde Norman krallarının bizzat bilime merakları Sicilya’yı kısa zamanda bir ilim merkezine dönüştürecek, bilimsel birikimin İslam dünyasından Avrupa’ya aktarımını sağlayacak olan kilit noktalarından birini teşkil edecekti.
Normanların üçüncü kralı II. Roger (1130-54) döneminde Araplar hâlâ nüfusun önemli bir kısmını oluşturuyorlardı. Hatta devlet idaresinde çalışıyor, kadastro kayıtları İslam hâkimiyeti dönemindeki gibi Arapça tutuluyordu. İslam medeniyetinden etkilenme sadece adanın idarî yapısıyla sınırlı değildi. Norman krallarının hayat şekillerinde bile görülebiliyordu. Öyle ki, Sicilya tarihçisi Amari, 19. yüzyıldaki araştırmalarda bu krallar için “vaftiz edilmiş Sultanlar” tabirini kullanmıştı.
İslam bilim tarihi ve Avrupa açısından en önemli dönem kral II. Roger ve II. Frederick’in iktidar yıllarıdır. II. Roger, İslam tarihinde özellikle meşhur haritacı ve âlim Şerīf el-İdrisî’nin hâmisi olarak çıkar karşımıza. Uzun yıllar II. Roger’in hizmetinde bulunan İdrisî, onun direktif ve destekleriyle Nuzhet el-Müştâk fī İhtirâk el-Âfâk adındaki coğrafya kitabını yazmıştır. II. Roger’a atfen El-Kitâb al-Rujârī [Roger Kitabı] olarak da bilinen bu eser İdrisî’nin günümüze ulaşan en önemli eseridir.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…