Fatma Aliye’den (d. 1862) Fatma Barbarosoğlu’na (d. 1962) uzanan 100 yıllık bir kesitte Türk modernliğinin kırık dökük kelimelerini toplamaya çalışıyoruz. Bana öyle geliyor ki bu iki romancımızın edebî çabalarından bir dil, bir üslûp, bir anlam dünyası yaratabiliriz. Daha doğrusu, yaratmak zorundayız. Uzak Ülke’nin tanıklığına göre, Ahmet Cevdet Paşa da kızına “Her asrın bir lisanı vardır” demişti. “Her asrın kendine göre bir üslûbu, bazı klişeleri, bazı kalıpları var. Hakikat bu kalıplara sığmaz olduğunda…” Fatma Aliye bu noktada kopuvermiştir. “Hakikat bu kalıplara sığmaz olduğunda” roman yeni bir kalıp olabilir mi? Beyinleri zonklatan bir soru. Çevrede sorgulayıcı bakışlar; kulaklarda tehditkâr bir uğultu. Fatma Barbarosoğlu’nun tarihî/tecrübî kurmacası Uzak Ülke de uğultulu bir soruyla noktalanıyor: “Tarihi yazan bu uğultu mu?” Hangi uğultu? İlk kadın romancımız Fatma Aliye’nin hayatını romanlaştırdığı duyulan Barbarosoğlu, Berlin’de “Başlangıçtan Günümüze Türk Kadın Romancıları” oturumuna davet ediliyor.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…