Yeni Zelanda’da ibadet hâlindeki Müslümanlara yönelik vahşî katliam “Türklüğün” modern dünya için bir problem olmaya devam ettiğini gösteriyor. Organize bir piyon olduğu aşikâr katilin silahının üzerinde “Türk yiyici” yazıyor olması ve diğer işaretler, “Haçlıların” bugün bile 72 Müslüman milleti “Türklük” şemsiyesi altında gördüklerini ortaya koyuyor. Katliam manifestosu ne Osmanlıları unuttuklarını gösteriyor, ne de Ayasofya’yı. Türkler modern dünya için bir problem ama Modernlik de “Türkler” için hâlâ bir problem. Ulusçu Cumhuriyet, Türklüğü tırnak içinden (yani rengi ve dili farklı ama dini aynı 72 milletten) kurtarıp, modern bir ulus hâline getiremedi. Getirebilseydi, Türkler “Haçlılar” için sorunlu bir “millet” olmaktan çıkardı belki. Bu asırlık süreci tarih, romanbilim ve toplumbilim üzerinden irdelemeye çalışalım. Halide Edib, efsûnlu başlığından ötürü herkesin çokça andığı ama galiba pek az kişinin okuduğu Yeni Turan romanında (1912), Türk milliyetçiliğinin Avrupa ulusçuluğunun basit bir taklit ve türevi olmadığını göstermeye çabalıyordu. Medeniyetçi bir milliyetçilikti savunduğu. 20 yıl kadar sonra yaşayacağı varsayılan roman kahramanımız Oğuz, “Yeni Turan yoluna” Türk kardeşleriyle beraber, Kürt, Arap, Ermeni, Rum, herkesi çağırıyordu. Yeni Turan’ın yolunu göstermeye çalışırken, kurgusal kahramanımız Oğuz, gerçek 1930’ların Kemalistlerinin aksine, yakın tarihi atlayarak eski Türk boylarına veya kadîm Anadolu uygarlıklarına gitmiyordu.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…