Modern dünyanın en büyüleyici iki sıfatından biri Liberal, diğeri Sosyalist. Anıldıklarında akan suları durduran iki efsunlu kelime. İçerikleri bakımından kökleri biraz geriye gitse de, birer siyasî strateji olarak ana kaynakları İhtilal-i Kebir. 1789 devrimi üç kelime uğruna yapıldı: Hürriyet, Eşitlik ve Kardeşlik. Birincisi liberallerin bayrağı oldu, ikincisi sosyalistlerin. Kardeşlik, sömürgeciliğe ayakbağı olacağından, iki yüz yıldır muallakta!
Patrick Brantlinger 30 yıl önce, Karanlığın Yüreği ve benzeri romanları edebî yönden sömürgecilik bağlamına oturtan mükemmel bir eser yazdı: Karanlığın Yönetimi. Tarih, felsefe, coğrafya, iktisat ve siyasetin edebiyatla harmanlandığı bu mükemmel eseri Türkçeye kazandıracak çevirmen ve yayıncıya hezaran âferin! Bu yolculukta rehberimiz Brantlinger olacak (Rule of Darkness: British Literature and Imperialism, 1830-1914, Ithaca: Cornell University Press, 1988).
İngiltere’nin sömürge politikası baştan sona “organize riyakârlık”tır. Yerlileri korumayı amaçladığı söyleniyor; oysa hedef, tek hakkın kuvvet olduğunu söyleyen Knox’ın belirttiği gibi, onların soyulduktan sonra katledilmesidir (“Ruhu Deliren Adam”, Derin Tarih, 62. sayı, s. 106-111). Knox insancıl olduğunu da iddia etmiyor. Her ne kadar örgütlü ikiyüzlülüğü tasvip etmiyorsa da, kuvvetin hakkı doğurduğunu; kara ırkların başına gelen şeylerin, onların ırksal kaderi olduğunu belirtmekten geri durmuyor. Peki, kader neden onları yıkıma uğratıyor? Çünkü fiziksel ve zihinsel bakımdan aşağıdırlar; dünyanın bir köşesini güçlü ırklara karşı savunayım derken, ayaklar altında kalmaya mahkûmdurlar.