Hz. Peygamber’a (sas) nâzil olan ilk emir Alak suresinin birinci ayetiydi. O ayet ki ümmi olmasına rağmen okumasını emrediyordu: “İkra’ bismi rabbikellezî halak” (Yaratan rabbinin adıyla oku).
Ciltlerce kitap, bir sayfa, cümle yahut harf… Fark etmez. Önemli olan “yaratan rabbinin adıyla” okumak. Doğru yolu bulmak için oku, imanını kemâle erdirmek için oku, esere bakarak ilâhi müessiri, sanata bakarak gerçek sanatkârı oku.
Tarih boyunca insan insana ihtiyaç duyduğu nispette ona ulaşmak, sesini duymak ve duyurmak için iletişim kurmanın muhakkak bir yolunu buldu. Piktografik yazı, damga yazısı, hece yazısı, çivi yazısı derken pek çok usul ile kendini ifade etmenin ve hoş sedasını asırlar ötesine ulaştırmanın yöntemlerini geliştirdi. Dilden dile kayıt altına alınarak nesilden nesile aktarıldı bu usuller. Kültürler bu teraküm, nakil ve tekâmül neticesinde husule geldi.
Nüshaların derlenmesi, çoğaltılması ve kitap haline getirilmesi suretiyle bir eserin binlerce insana ulaşması ise matbaanın faaliyete geçmesiyle gerçekleşti. Gutenberg’in 1454’teki icadından 273 yıl sonra, 1727’de İstanbul’da ilk Arap harfli matbaayı kurması, İbrahim Müteferrika’nın Osmanlı topraklarına paha biçilemez armağanı idi.
Bu armağanın izlerini süren bir sergiden içeri süzülelim bu defa. Aralık ayı boyunca Ankara Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Selçuklu Müze ve Sergi Salonu’nda ziyaretçilere açık olan Matbaanın Ön Sözü “Basmacı İbrahim Efendi” sergisi Müteferrika Matbaası’nda basılan kapılardan örnekleri hem kitapseverlerle, hem de tarih meraklılarıyla buluşturuyor. Cumhurbaşkanı danışmanlarından Sefer Turan ve Hümeyra Şahin’in danışmanlık yaptığı, bilimsel danışmanlığını ise Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Prof. Dr. Fikret Sarıcaoğlu ve Dr. Coşkun Yılmaz’ın üstlendiği sergi ilk Türk matbaası olarak tarihe geçen Müteferrika Matbaası’nın serencamını, burada basılan eserler üzerinden aktarıyor.
1674 yılında Macaristan’ın Kolojvar şehrinde dünyaya gelen ve devrinde Basmacı İbrahim olarak tanınan İbrahim Müteferrika, Osmanlı hizmetine girdikten sonra Sipahi Ocağında görev alır; tercümanlık, mihmandarlık, top arabacıları kâtipliği, Dîvân-ı Hümâyun tarihçiliği vazifelerine getirilir. 1718’de harita matbaası kurmak için izin alır. 1727’de de Yirmisekizçelebizâde Mehmed Said Efendi ile birlikte ilk Türk matbaasını kurma iznini alır. İstanbul Fatih’teki evinde kurduğu matbaada 1729-42 yılları arasında 17 kitap basar.