Gölgede Kalmış Bir İmparatorluk: MEMLÛKLER
Derin Tarih özel sayılarına bir yenisini daha ekliyor: Memlûkler. “Merkez Coğrafya” olarak da tanımlayabileceğimiz günümüz Ortadoğu coğrafyasında 1250’lerden 1517’ye kadar hüküm süren Memlûk İmparatorluğu, gerek tarihte oynadığı kritik roller, gerekse ardında bıraktığı devasa mirasla, etraflıca araştırılması ve tanınması gereken bir devlettir. Kahire’den Şam’a, Halep’ten Medine-i Münevvere’ye kadar, bölgemizdeki kadîm şehirlerin hepsini, Memlûk mimarisi süslemeye devam etmektedir. Buna rağmen, Memlûkler, ülkemizde hak ettikleri ilgi ve kıymeti henüz bulabilmiş değildir. Derin Tarih, Memlûk İmparatorluğu’nun her yönden ele alındığı özel bir sayı hazırlamak suretiyle, İslâm tarihinin bu müstesna dönemini Türkiye kamuoyunun dikkatine yeniden sunuyor. Siyasî serencamdan sanata, mimariden ilmî müesseselere, Memlûkleri dört başı mamur biçimde anlatan bir sayı sizleri bekliyor. Sayfaları teker teker çevirirken, mazimizin ihmal edilmiş bir devrine daha derinden ve yakından bakmanın heyecanını sizin de paylaşacağınızı umuyoruz… BAŞKA NELER VAR? Prof. Dr. Fatih Yahya Ayaz ile Memlûklerin dünya tarihindeki yerine ve İslâm dünyasına katkılarını konuştuk. Memlûklerin gerçek kurucusu kabul edilen Memlûk Melikesi Şecerüddür’ün hayatını Doç. Dr. Gülşen İstek’in kaleminden okuduk. Prof. Dr. Mustafa Alican “Memlûkler için tarihî bir dönüm noktası olan Ayn Câlût Savaşı’nda Moğollar durdurulmasaydı ne olurdu?” sorusuna cevap verdi. Parçalanan İslâm dünyasını bir araya getiren, Haçlı ve Moğol belalarını defederek Memlûk Devleti’ni teşkilatlandıran ve “Çöl Panteri” olarak efsaneleşen Sultan Baybars’ı İbrahim Bozbeşparmak yazdı. Sultan Baybars’ın başkadı sayısını dörde çıkarmasının arkasına yatan şartlar ve refleksleri Dr. Fatmanur Alibekiroğlu Eren sıraladı. İlme mesafeli, okur-yazar oranı düşük ve askerî disiplin odaklı olmaları gibi iddiaların aksine Memlûklerin ilmî ve entelektüel dünyasından Prof. Dr. Cengiz Tomar tablolar sundu. Memlûkler döneminde mahiyeti tartışmalı bir husus olan Hilâfetin, Memlûk Devleti için ne anlama geldiğini Dr. Kâzım Uzun kaleme aldı. Baybars ve Kalâvûn’dan sonra Memlûk Devleti’nin en kudretli sultanı olan ve devletini küresel bir güce dönüştüren Memlûk Sultanı Nâsır Muhammed b. Kalâvûn’u Doç. Dr. Ahmet Sağlam’dan okuduk. Kudüs’te iki buçuk asrı aşkın süre devam eden Memlûk hâkimiyeti boyunca inşa edilen ve günümüze değin ayakta kalabilen Memlûk medrese, sebil ve vakıflarını Taha Kılınç kaleme aldı. Saray, cami, medrese ve hastane gibi yapılarda sultan ve üst düzey devlet yetkililerinin şahsi hizmetlerini temsil eden, ayrıca statü ve otoriteyi hatırlatan Memlûk armalarını sanat tarihçisi Mesut Gül satırlara taşıdı. Ümit Burnu’nun keşfiyle Kızıldeniz’de büyük bir tehdide dönüşerek kutsal şehirler ve Müslümanların hayatını tehdit eden Portekizliler ile Memlûklerin mücadelesini Doç. Dr. Burak Gani Erol değerlendirdi. Birçok müessesenin faaliyetine ara vermesine sebep olan, binlerce kişinin hayatını kaybedip toplu mezarlara defnedildiği Memlûk diyarının kâbusu veba salgınlarını Doç. Dr. Esra Atmaca’dan okuduk. Sıradışı fikir ve eserleriyle günümüzde kendinden epeyce söz ettiren bir âlim olan İbn Teymiyye’yi Prof. Dr. Süleyman Uludağ ile konuştuk. Prof. Dr. Altan Çetin, Türkistan’dan getirilip coğrafî şartlarla şekillenen ve saraya has teşrifat kuralları çerçevesinde özgün bir yapıya bürünen Memlûk saray mutfağı ve ziyafetlerini gözler önüne serdi. Memlûklerin ticaret dinamikleri sayesinde Doğu Akdeniz ticaretinin en büyük hissedarı ve Avrupa’nın en önemli aracı devleti haline gelen Venedik’in ilişkiler ağını Doç. Dr. Fatma Akkuş Yiğit yazdı. Çok sayıda âlim ve sûfînin istihdamına imkân sağlayan, tasavvufun kurumsal bir kisveye büründürüldüğü Memlûk hangâhlarını Hediye Sümeyra Korkmaz kaleme aldı. Birçok alanda telif ettikleri eserlerle Memlûkler döneminin “ansiklopediler çağı” olarak anılmasını sağlayan âlimlerden biri olan Kalkaşendî’nin Subhu’l-A‘şâ isimli eserini Prof. Dr. Mehmet İpşirli değerlendirdi. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesiştiği noktada yer alarak Doğu-Batı ticaretinde önemli bir kavşak olan Memlûklerin ticarî politikalarını Doç. Dr. Bahattin Keleş’in kaleminden okuduk. Ülkesini sık sık teftiş eden ve seyahati seven, ilme ve âlimlere gösterdiği hürmet dolayısıyla da takdir ve iltifata mazhar olan Memlûklerin son kudretli sultanı Kayıtbay’ı Doç. Dr. Ahmet Sağlam satırlara taşıdı. Memlûklerde halkın iştirak ettiği ihtişamlı şenlikleri, bayramları, merasimleri ve kutlamaları Prof. Dr. Fatih Yahya Ayaz anlattı. Dönemin İslâm dünyasındaki iki büyük gücü olan Osmanlılar ve Memlûkler arasındaki diplomatik ilişkileri, meşruiyet imajlarını ve diplomasi araçlarını Doç. Dr. Cihan Yüksel ile konuştuk. Şiî ve Bâtınî inançlarla mücadelede Selçuklulara benzer refleks ve uygulama sergileyen Memlûk politikasını Doç. Dr. Mehmet Sever kaleme aldı. İslâm’ın ilk devirlerinde teşekkül ederek Memlûklerde de varlığını sürdüren ve bilhassa üst düzey bürokratlara dair kararların görüşüldüğü mezâlim mahkemelerini ve Memlûk adlî teşkilatını Dr. Adnan Kara yazdı. Hilâfet makamının Osmanlılara geçmesi ile sonuçlanan Memlûklerin Mercidâbık bozgununu Prof. Dr. Ramazan Şeşen’den okuduk. Mercidâbık bozgunu sonrasında dirayetli ve cesur bir komutan olması hasebiyle Memlûklü tahtına geçen son sultan olan Tomanbay’ı Samet Tınas satırlara taşıdı. Hicaz’ın hizmetkârı Memlûklerde en şerefli saltanat vazifelerinden sayılan Memlûk sultanlarının Hacca gitmelerini Dr. Burak Gani Erol kaleme aldı. İslâm tarihinde ilmî faaliyetlerin en yoğun ve bereketli olduğu zaman dilimlerinden biri kabul edilen Memlûkler dönemindeki medrese hocalarını, okutulan kitaplarını ve müfredatını Dr. Aygül Düzenli inceledi. Kahire’de yazılan ve İslâm tarihinin paha biçilmez eserleri arasında yer alan Memlûk mushaflarını Prof. Dr. Nassar Mansour araştırdı. Memlûk döneminin öne çıkan farklılıklarından biri olan ve ders halkalarından nice meşhur âlim yetiştiren Memlûk kadın hocalarını Dr. Mehmet Fatih Yalçın kaleme aldı. Hadisden kıraata, tefsirden tarih ilmine kadar birçok alanda fikir dünyamızı aydınlatan Memlûkler dönemi âlimlerini Metin Taha Yılmaz satırlara taşıdı. 13. yüzyılda Memlûk Mısır’ında yaşayan Muhammed b. Saîd el-Bûsîrî’yi ve günümüze kadar önemini yitirmeyen Kasîde-i Bürde’sini Ahmet Yasin Çomoğlu inceledi. Ayrıca Memlûklerin inşa ettiği mimarî yapıların eski fotoğraflarının yer aldığı kartpostallar da bütün okurlara hediye ediliyor. Tarih Okuyan Şaşırmaz
|