Tarih boyunca ilim ve fikir adamları, ilmî hayatlarında kendilerine çeşitli güzergâhlar çizmişlerdir. Kimisi yeni fikir ve açılımlar ortaya koymak için çabalamış, kimisi de dağınık olan ilmî mirası tekrar düzenleyerek kendisinden sonrakilere ulaştıracak bir köprü vazifesi görmüştür. Suriyeli âlim Vehbe ez-Zuhaylî de geçmişin birikimini kendi devrine taşıyan, dağınık olan bu birikimi derleyip düzenleyen ansiklopedist bir müellif olma yönüyle ön plana çıkmıştır. Özellikle telif ettiği el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletühû (Delilleriyle İslâm Fıkhı) isimli 10 ciltlik fıkıh ansiklopedisi ile bilinen Zuhaylî, farklı ilmî disiplinlerde de isminden söz ettirmiş, ülkemizde ise fıkıh birikiminin yanı sıra müfessir kimliğiyle de tanınmıştır.
İsmini Lübnan’ın Zahle şehrinden alan Zuhaylî ailesi, Şam yakınlarındaki Deyr Atıyye köyüne yerleşmişlerdi. Arapça kilise demek olan “deyr” kelimesi, bölgede kilise etrafında kurulan diğer eski yerleşim yerleri gibi, Zuhaylî ailesinin yaşadığı kadim toprakların da ismi olmuştu. Vehbe’nin annesi Fatıma ez-Zuhaylî, okuma yazması olmayan, dindarlığında samimi bir hanımefendiydi. Fatıma hanımın eşi Mustafa da Şeyh Haydar lakabıyla meşhur, tarım ve ticaretle uğraşan hafız, ibadet ehli, salih biriydi. İbadetleri konusunda titiz olan Mustafa ez-Zuhaylî, ilim adamlarına hürmet gösteriyor, gücü yettikçe ilmî meclislere devam ediyordu. Özellikle Ezher’den mezun olup bölgede bir medrese kuran Abdülkadir el-Kassâb’ın ilim halkaları onu cezbediyordu. Kassâb’ın kurduğu medrese, Deyr Atıyye civarındaki ilmî hayata can suyu olmuştu.
Vehbe, Fatıma ve Mustafa çiftinin dokuz çocuğundan biri olarak 1932’de dünyaya geldi. Babasının ilme merakı, Vehbe’nin istikametinin de belirleyicisi olacaktı. Tıpkı küçük kardeşi Muhammed’de olduğu gibi…