Redhouse ismi birçoğumuza yabancı gelmez. İnternetin henüz yaygınlaşmadığı zamanlarda pek çoğumuz İngilizce metinleri çözmek amacıyla üzerinde koca harflerle “Redhouse” yazan sözlükleri kullanırdık. Aslında bunlar gündelik ihtiyaca binaen yayımlanmış, Redhouse’un hazırladığı lügatlerin özeti mahiyetindeydi. Öyle ki Türkçeden İngilizceye ve İngilizceden Türkçeye farklı lügatler ortaya koymuş olan Redhouse’un en kapsamlı çalışması 120 binden fazla madde başıyla bugün dahi aşılması zor görünen bir sözlük hüviyetindedir. İlk baskısı 1890’da İstanbul’da Amerikan Board Misyoner Heyeti adına A. H. Boyajian tarafından yapılan bu sözlük A Turkish and English Lexicon Shewing the English Significations of the Turkish Terms adını taşıyor. Tıpkıbasımı 1973’de Lübnan’da yapılan bu lügatin orijinal (yani Osmanlıca-İngilizce) baskısı, bilhassa 20. yüzyıl öncesinde kaleme alınmış eserleri inceleyenlerin başucu kaynaklarından biridir; zira gerek tarihî gerek edebî olsun Osmanlıca bir metinde geçen ve okumakta güçlük çekilen pek çok kelimeyi bu sözlükte görmeniz mümkündür. Sözlükçülük yönüyle Türkçeye çok büyük hizmeti olan Redhouse’un İslâmiyet, Türkler, Türk dili ve Türk edebiyatı hakkında yazdığı makaleler ve fasiküller de mevcut. Fakat bunlara geçmeden önce Redhouse’u biraz daha yakından tanıyalım.
1819’da İngiltere’de doğan James William Redhouse’un Türklerle macerası henüz 15 yaşında Mühendishâne-i Bahr-i Hümâyûn’un bünyesine dahil olmasıyla başlar. Orada haritacı ve teknik tasarımcı olarak çalışırken bir yandan da Türkçe, Arapça ve Farsçayı iyi derecede öğrenir. Doğu dillerinin yanı sıra Fransızca, İtalyanca, Yunanca, Almanca gibi Batı dillerini de tahsil eden Redhouse daha sonra Tercüme Odası’nda çalışır. 1830’da Türkçenin diğer kollarını ve şivelerini öğrenmek maksadıyla Rusya seyahatine çıktığı vakit Rusçasını geliştirir. Üç yıl sonra geri dönmesinin akabinde İstanbul’da çok kalmaz; önce Malta’ya uğrar, sonra vatanına yani İngiltere’ye avdet eder. Sözlük çalışmalarına o yıllarda zaten başlamış olan muharrir, 1838’de tekrar İstanbul’a gelerek Tercüme Odası’ndaki işine devam eder. Müntehâbât-ı Türkiyye adını verdiği ilk lügatini Sultan Abdülmecid’e ithaf etmesi üzerine padişah tarafından ödüllendirilir ve bu çalışmasının yayımlanmasına destek verilir. 1853’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan temelli olarak ayrılan Redhouse, Dersaadet’te çalıştığı yıllarda edindiği malumattan ve biriktirdiği malzemeden hareketle başta Türkçenin sözlükleri olmak üzere pek çok çalışmaya imza atar. 1884’te Cambridge Üniversitesi tarafından fahrî doktora, 1888’de “Knight’s Commander” nişanı ile “Sir” unvanı alır. 1892’de hayata gözlerini yumar.